• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 162- Yürürlükteki Kanunun 130 uncu maddesini karşılamaktadır.

    Yürürlükteki Kanunda “cana kast” ve “pek fena muameleler” boşanma sebebi olarak öngörülmüştür. Oysa uygulamada ve özellikle yargısal içtihatlarda eşlerden birinin diğerine karşı “onur kırıcı davranışta bulunması” da boşanma sebebi sayılmaktadır. Maddeye “onur kırıcı davranışta bulunma” sebebi de eklenmiş ve böylece “hayata kast”, “pek kötü davranış” ve “onur kırıcı davranış” olmak üzere madde üç boşanma sebebini kapsayacak hâle getirilmiştir.

    Maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları sadeleştirilmek suretiyle yeniden kaleme alınmıştır.»



  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

    ‘1) Terim ve ifade : (Cana kast) yerine bu tasarıda (hayata kast) terimi daha uygun görülerek yer almıştır. Çünkü cana kast sadece (öldürmeye teşebbüs) anlamını kapsamaktadır. Oysa eşini ağır bir hastalığa yakalatmak veya sakat ve kötürüm duruma getirmek için bir takım kötü yollara başvurmak da bu maddenin kapsamına girer. Bunlar öldürmeye teşebbüs değil, hayata ve sağlığa kast mahiyetindedir. Bu sebeple (hayata kast) terimi daha yerindedir. Bundan başka (fena muamele) yerine Türkçe (kötü davranış) deyimi daha doğru bulunmuştur. Çünkü mua-mele kelimesi, işlem gibi başka anlamlara da gelmektedir. Oysa bu maddenin maksadı eşe karşı yapılan kötü davranış-lardır. Bu terim değişikliklerinden başka ifade sadeleştirilmiş-tir.

    2) Biçim değişikliği, yoktur.

    3) Hüküm değişikliği : Bu maddenin bugün yürürlükte olan metninde (ağır hakaret) kelimesi mevcut değildir. Türk mahkemelerinin uygulamasında ve şerhlerde bu nokta (pek fena muamele) kavramı içine sokulmaktadır. Tereddütlere meydan vermemek ve durumu daha açık bir hale koymak için İsviçre aslında olduğu gibi (ağır hakaret) sebebini de maddeye eklemek gerekli görülmüş ve birinci fıkra buna göre değiştirilmiştir.’:

    «II. Hayata kast, pek kötü davranışlar ve ağır hakaret.

    Madde 130- Eşlerden biri ötekinin hayatına kasteder veya ona karşı pek kötü davranır veya ağır hakarette bulunursa, öteki eş boşanma dâvası açabilir.

    Dâvaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden altı ay ve herhalde bu sebebin oluşu üzerinden beş yıl geçmekle dâva hakkı düşer.

    Kusurlu eşini affeden tarafın dâva hakkı yoktur.»