1999 yılında ölen davacının eşine ait taşınmaz için, daha sonra yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'ndaki "Aile konutu" ile ilgili hükümlerin uygulanmasının mümkün olmadığı-
Eşlerden birinin borcundan dolayı aile konutunun haczedilemeyeceğine ilişkin olarak borçlu olmayan diğer eş tarafından aktif dava ehliyeti olmaması nedeniyle şikayet reddinin aile hayatına saygı hakkının ihlal ettiği-
Davalı banka tarafından çekişmeli taşınmazın aile konutu olduğu yapılan ekspertiz incelemesi ile öğrenilmiş olduğu hâlde davacının açık rızası alınmamış, TMK’nın 194. maddesinde öngörülen açık hükme uyulmayarak banka lehine ipotek tesis edilmiş olup, sonrasında yapılan icra takibi sonucu taşınmazın mülkiyeti alacağa mahsuben cebri ihaleyle bankaya geçmiş ise de, davalı bankanın TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, asıl işlem olan ipotek baştan itibaren geçersiz olduğundan buna bağlı olarak banka adına cebri ihale sonucu yapılan tescil de yolsuz tescil niteliğinde olduğundan ihalenin feshi davasının açılıp açılmamasının da bir önemi bulunmadığı-
Mahkemece, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi uyarınca dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın 2. katındaki meskenin tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tesciline ve aynı taşınmaz bölümü üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesi gerekeceği-
2. HD. 20.06.2019 T. E: 3659, K: 7482-
Yargılama devam ederken tarafların boşandığının, boşanma kararının da kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu durumda, davalı eş tarafından yapılan işlemin Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi koruması altından çıktığı, davanın konusuz hale geldiği, açıklanan sebeplerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Diğer eşin, açık rızası olmadan aile konutuna ilişkin tasarrufta bulunulamayacağı bu nedenle davacı eşin rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin geçersiz olduğu gerekçesiyle, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılacağı-
Mahkemece; taşınmazın vasfının tapu kaydına kargir ev olarak gözüktüğü hususu da nazara alınarak, dava konusu taşınmazda usulünce keşif yapılıp, ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün belirlenmesi, uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün değerinin belirlenip, bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Aile konutu şerhi konulmasına yönelik davada davalı, taşınmazın maliki bulunan eş olduğundan, aile konutu şerhi davası sebebiyle davacı tarafından yapılan yargılama giderleri ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin davalı eşten tahsiline karar verilmesi gerekirken, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün değerinin belirlenip, bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-