Anlaşmalı boşanma ile hüküm altına alınan iştirak nafakasının indirilmesini talep eden davacı fevkalade hal ve şartların çıkmasına (cezaevine girmesine) kendi kusuru ile sebebiyet vermiş olduğundan hiç kimsenin kendi kusurundan fayda sağlayamayacağı-
İş kazasına uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkin davada, hakimin manevi tazminat takdir ederken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir etmesi gerektiği-
Taraflardan birinin "eşinin hastalığı ile ilgilenmediği", "eşine şiddet uyguladığı", tarafların "10 yıldır fiilen ayrı yaşadıkları ve birlikte yaşamaktan kaçındıkları" olayda, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullarının gerçekleştiği, verilen boşanma kararının doğru olduğu-
Somut olayda, davalının maaşından başka geliri tespit edilememiş, boşanma davasından sonra geçen sürede tarafların gelir veya giderlerinde önemli bir artışı gerektirir özel bir nedenden bahsedilmediği gibi, davalının maaşındaki artışın da genelden fazla olduğuna dair bir tespitin ileri sürülmediği, gerçekleşen bu sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı, davalının ayrıca müşterek çocuğa da artırılmış nafaka ödediği nazara alındığında takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının,çokolup, TMK’nun 4. Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmadığı-
Gerçekleşen bu sosyal ve ekonomik durumları, davalının ayrıca iştirak nafakası ödemesi, yoksulluk nafakasının niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının çok olup, TMK’nun 4. Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmadığı-
Mahkemece; dosya kapsamından faal olduğu anlaşılan davalıya ait Shell istasyonu nedeniyle davalının buradan gelir elde edip etmediğinin denetime imkan verecek nitelikte araştırılıp, sosyal ve ekonomik durumunun tam ve sağlıklı bir biçimde saptanması sonrasında, sonucu dairesinde; nafakanın belirlendiği tarihten dava tarihine kadar geçen süre, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile geçim ihtiyaçları, nafakanın niteliği, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde TMK'nun 4. Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak yoksulluk nafakasının TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanmasının gerekeceği-
Davacı ve çocuğun giderleri ile davalının geliri arasında denge kurulması gerekirken yüksek oranda nafaka ödemesine karar verilmesinin, TMK.nun 4. Maddesinde yazılı hakkaniyeti lkesine de uygun bulunmamış bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece yapılacak işin, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını tam ve sağlıklı olarak saptandıktan ve özellikle davalının sosyal ve ekonomik durumunun denetime imkan verecek nitelikte araştırılarak, hissedarı olduğu şirketin ticari faaliyetinin devam edip etmediği,şirketle ilgili olarak hisse miktarları ve ne kadar gelir elde ettiği hususlarındaki delillerin tam olarak toplanıp, bu konuda gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak davalının tüm gelir ve malvarlığının tam ve sağlıklı olarak tespit edilip, sonucuna göre, davacı tarafın geçimi ve ihtiyaçları için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde "hakkaniyete uygun" nafakaya hükmetmek olduğu-
Davalı kadının aldığı maaş ile birlikte yoksulluk nafakası toplamının dava tarihi itibariyle ekonomik şartlara göre onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığının sabit olduğu, ancak, davacının gelir durumu dikkate alındığında ve davalının devamlılığı belli olmayan bir işten asgari ücret alması ödenecek yoksulluk nafakasının miktarının tayininde etkisinin olmasının gerekeceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen miktarın,fazla olup, TMK.nun 4. Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmadığı-