Her ne kadar davacı kadın ayrı yaşamada haklılık olgusunu ispat edememiş ise de, bu durumun davalı babanın müşterek çocuklar üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı,müşterek çocukların giderleri ile davalının geliri arasındaki denge sağlanarak, evlilik birliği devam ederken müşterek çocuk için hükmedilecek nafakanın tedbir nafakası niteliğinde olduğu gözetilip müşterek çocuklar lehine "hakkaniyet" ölçüsünde bir miktar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Türk Medeni Kanunu’nun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumunun da gözetileceği ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı kocanın, mahkemece kabul edilen diğer kusurlu davranışları yanında, eşini "sen bilmezsin, anlamazsın" demek suretiyle aşağıladığı, ağza alınmayacak küfürler ettiği anlaşılmakta olup, davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, reddinin doğru olmadığı- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat az olup, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın ve yanında bulunan çocuk lehine takdir edilen nafaka az olup, Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, eşler arasın­da 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma da­vasının açıldığı tarihe kadar ise yasal “edinilmiş mallara katılma” rejiminin geçerli olduğu- 743 s. TKM'nin 153. maddesi uyarınca, "eve kadın bakar" tümcesi gereğince, kadının ev işleri yapması ve çocuklara bakması yasal işleri olup, katkı alacağı bakımından katkı sayılmaz ise de, koyunlara bakması, eşiyle birlikte çobanlık yapması ve koyunların sayısında oluşan artış gözetildiğinde evin olağan işleri dışında yaptığı bu işlerle gelir getirici ve tasarruf sağlayacağı işler yapması nedeniyle 01.01.2002 öncesi için bir ge­lire sahip olduğunun ve gelir elde ettiğinin kabulü ile edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dö­nem bakımından TMK'nun 227, 219, 231 ve 236. maddelerine dayalı değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu nazara alınarak davacının buna ilişkin alacağının da tespit edilmesi, buna rağmen tazminatın hakiki miktarının tayini mümkün olmadığı takdirde hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri uyarınca davacıya ödenecek tazminat miktarının tayin edilmesi gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı (koca) ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davacı (koca) yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı kocanın eşini ailesiyle birlikte yaşattığı, "şişko, tombul" demek suretiyle aşağıladığı, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmayıp ve bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanmaya yol açan olaylar, kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne , ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davalı-davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat az olduğundan, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği -