Davalının adres kayıt sistemindeki adresi araştırılarak mernis adresi bulunması durumunda Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre, adres kayıt sisteminde adresi bulunmaması durumunda ise daha önce tebligat yapılan adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre direnme kararı ve davacı vekiline ait temyiz dilekçesi tebliğ edilmesi gerektiği-
Sanığın savunmasının alınması için talimat yazıldığı, sanığa çıkartılan davetiyenin adreste cadde ve sokak bilgisi yok tebligat üzerindeki adresin yetersiz olması ve muhatabın ismen tanınmaması üzerine çıkış merciine iade edildiği, dosyada sanığın tespit edilen birden fazla adresi de olduğu görülmekle, İİK. mad. 349 ve 350 uyarınca, düzenlenen yargılama/duruşma usulü yerine getirilmesi adına Tebligat Kanunu 10, 21 ve 35. madde hükümleri gözetilmeksizin sanığa ulaşılmadan karar verildiği anlaşıldığından, duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken kişilerin katılımı sağlanmaksızın karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara tebligat yapılmasının hatalı olduğu- Bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi elden şirket vekiline tebliğ edilmiş ise de, hükme esas alınan ek raporun da bu vekile tebliğ edilmediği görüldüğünden, tebligatların usule aykırı şekilde yapılmış olduğu- Mahkeme karar gerekçesinde sadece davalıların ispat külfetini yerine getirmediği açıklanarak kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiş ise de; kararın gerekçesinde maddi olayın saptanmadığı, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmediği görüldüğünden, kararın HMK. mad. 297'nin amaçladığı anlamda gerekçe taşımadığı-
Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerektiği- Şahsın akli melekelerinin yerinde olduğu ve kısıtlanmasını gerektiren hastalığının olmadığı belirtilerek sadece TMK. mad. 405 bakımından değerlendirme yapılmışsa da, dava dilekçesinde, kısıtlı adayının "malvarlığını kötü yönetmesi" iddiası da bulunduğundan, mahkemece, TMK. mad. 406 uyarınca araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiği-
Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılmasının usulsüz olduğu- Türk Medeni Kanunu'nun 409.maddesi gereği bir kimsenin dinlenilmeden savurganlığı, kötü yaşama tarzı ve kötü yönetimi sebebiyle kısıtlanamayacağı-
Ödeme emri tebligatının borçlu şirketin şubesine tebliğ edilmiş olup, öncelikle takip konusu alacağın borçlu şirketin şubesinin bir işleminden veya düzenlemesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması gerekeceği, şayet takibin dayanağı olan ilgili işlem şube tarafından yapılmışsa, yapılan bu tebligatın geçerli olduğu, fakat takibin dayanağı olan işlem şirketin kendisi (Merkezi) tarafından yapılmışsa ve ticaret sicilinde şubeye yapılan tebligatın şirkete yapılmış sayılacağı kaydı bulunmuyorsa tebligatın geçerli olmasının şirket merkezine yapılmasına bağlı olduğu-
Yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişinin yazılı beyanı esas alınacağı, adres beyan formundaki bildirimlerin aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu- Kısıtlı adayının adres kayıt sisteminde yer alan adresinin; kısıtlı adayının aksi yöndeki beyanı ile geçersiz sayılabileceği ve kısıtlı adayının bu yönde bir beyanı bulunmadığı gözetilmeksizin, kolluk araştırmasına göre yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Borçluya H.Y.'a ilişkin örnek 10 ödeme emrinin; borçlunun "Tepe Üstü Mah. P.lı Sok. No:13/B-B Ü.iye/İstanbul" şeklindeki adresine gönderildiği, tebliğ memurunca; “Evrak üzerinde T.C. Kimlik numarası bulunmadığı için Mernis kayıtlarına bakılamadı. Gösterilen adreste çalışana sorulduğu, muhatabın tanınmadığı ve evrakın merciine iade edildiği” şerhi ile 14.05.2016 tarihinde bilâ tebliğ iade edildiği görülmektedir. Borçlu B.G.’na ilişkin örnek 10 ödeme emrinin ise anılan borçlunun "Fetih Mah. Hicazkar Sok. Bağkur Sitesi 10/A Blok D:31 Merkez/İstanbul" şeklindeki adresine gönderildiği, tebliğ memurunca; “Adrese gidildiği, muhatabın tanınmadığı” şerhi ile 16.05.2016 tarihinde bilâ tebliğ iade edildiğinin görüldüğü, dolayısıyla, borçluların, takip talebinde ve ödeme emrinde bilinen en son adreslerine, 7201 sayılı TK'nun 10/1. maddesi uyarınca ödeme emirlerinin normal yolla tebliğe gönderildiği, ancak ödeme emirlerinin bilâ tebliğ iade edilmesi nedeniyle, alacaklı tarafından, aynı Kanun'un 10/2. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken TK'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılmasının istenmesi usul ve yasaya uygun olup, borçlulara, TK'nun 21/2. maddesi gereğince tebligat çıkartılabilmesi için daha önce ödeme emirlerinin gönderildiği adreslerin, borçluların bilinen en son adresleri olması yeterli olup, mernis adresleri olma zorunluluğunun bulunmadığı-
Ödeme emri tebligatının incelenmesinde; “adreste kimse bulunmaması üzerine apartman görevlisine soruldu muhatabın dışarda olduğunu sözlü beyan etti erenköy muhtarlığına ..... haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı .... görevliye ... ” şerhiyle ödeme emrinin 30.11.2015 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, söz konusu tebligatta, borçlunun tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceğinin usulünce belirlenmediği, araştırmanın yapıldığı ve ayrıca haber verildiği apartman görevlisinin ismi belirlenmediği gibi, imzasının da alınmadığı, imzadan imtina edilmiş ise bu hususun tesbit ve tevsik edilmediği görüldüğünden, tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı olarak yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin kabulü ile TK'nun 32. maddesi gereğince ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 18.05.2016 olarak düzeltilmesine ve icra müdürlüğünün şikayete konu 18.05.2016 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek, bu adrese T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup, tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden tebliğ memuru tarafından T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı- Mazbata üzerine haricen TK. 21/2. yazılması halinde, tebliğ memurunca, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı- Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gerektiği ve muhatabın, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirmemiş ise, en geç şikayet tarihinde usulsüz tebligatı öğrendiğinin kabulü gerektiği-