Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına ilişkin kuralın, adresin aynı davada "Hasım" olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanacağı- Davalı babanın babası kayyım olduğu gibi davalı oğulun da velayeti altında bırakıldığı, davaya konu çocuğu davada temsil etmek üzere yeni bir kayyım atanması için yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması gerektiği-
Dava dilekçesinde, davalının adresinin "Gürcistan Konsolosluğu" olarak gösterilmesi nedeniyle, davalının tebligata yarar açık adresine öncelikle tebligat çıkarılıp; tebliğ edilememesi halinde; açık adresin araştırılmasının, adresin bulunamaması halinde, ilanen tebliğin düşünülmesinin ve bunun sonucuna göre hüküm kurulmasının gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, Uyap sistemi üzerinden taranan tebliğ evrakının incelenmesi üzerine, takip dosyasında iade edilmiş tebligat bulunmadan doğrudan borçlunun mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapıldığı gerekçesi ile istinaf istemi kabul edilmiş ise de; Dairemizin kararı üzerine borçlunun bilinen (aynı zamanda mernisi olan) adresinden iade edilen tebligat evrakı aslının takip dosyası içerisinde mevcut olduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca şikayetçi borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, alacaklı tarafından yasal sürede haciz talep edildiği ve borçlu adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına haciz şerhinin işlendiği, alacaklı tarafından süresinde haciz talep edilmiş olmakla, borçlunun İİK'nun 78/4. maddesine dayalı dosyanın işlemden kaldırılması gerektiğine yönelik talebi yerinde olmadığı, mahkemece, istemin şikayet olarak nitelendirilerek yerinde olmadığından reddi gerektiği-
Borçluya yapılan satış ilanı tebliğ belgesinin incelenmesinde; satış ilanının “Muhatabın adresinin kapalı olması sebebi ile C.Ş.’den sorulmuş, muhatabın işe gittiği sözlü/imzalı beyan edilmiş imzadan imtina edilmiştir. Tebligat, Çakmak mahalle muhtarı imzasına teslim edilmiş olup 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırılmıştır. Ayrıca en yakın komşu/yönetici /kapıcıya haber verilmiştir.” şerhiyle tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, tebligat parçasında, haber verilen komşunun adı bulunmadığından, satış ilanı tebliğinin, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi uyarınca usulsüz olduğu-
Mahkeme gerekçesinden gösterilen adrese tebligat yapılamaması üzerine TK'nin 21/2. maddesine göre tebligat yapıldığı belirtilse de, dosya ve uyapta yapılan incelemede, tebligat mazbatasına rastlanılmadığı, bilinen adresine tebligat çıkartılmadan doğrudan TK'nin 21/2 maddesine göre tebligat çıkarıldığı, daha önceden tebligat çıkarıldığı kabul edilse bile tebligat zarfı üzerine ''Mernis adresi'' ibaresi yazılarak çıkarıldığı, bu adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğunun ve TK'nin 21/2. maddesine göre tebligat yapılması gerektiğine ilişkin şerhin yazılmamış olduğu, tebliğ memuru tarafından; "Muhatap verilen adreste ismen tanınmadığından adres sistemdeki kayıt adresi olup Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre mahalle muhtarı .....'ye 29.04.14 tarihinde imzasına tebliğ edilerek 2 nolu örnek kapısına bırakılarak komşular evde olmadığından ...tahin edilemedi” şerhi verilerek 29.04.2014 tarihinde tebliğ işleminin tamamlandığı görüldüğünden, tebliğ zarfının üzerine, tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; tebliğ memurunun tebliğ işlemini TK'nin 21/2. göre yapmasının değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu, bu nedenle icra emrinin tebliğine ilişkin tebligatın usulsüz olduğu, tebligattan daha önce haberdar olduğuna dair bir delil olmadığından, kendinin beyan ettiği gibi 14.12.2015 tarihinde öğrendiğinin kabulünün gerektiği, bu tarihten itibaren 7 gün içinde borca itirazda bulunduğu, dolayısıyla borca itirazın süresinde olduğu-
Şikayetçi borçluya Teb. Kanunu 21/1'e göre yapılan satış ilanının tebliğinde tebligat parçasının aksinin her türlü delille ispatlanabileceğinden, borçlunun satış ilanı tebliğ tarihi itibariyle tebligat mazbatasında beyanı alınan ve haber verildiği yazılan H. C... isimli bir komşusunun bulunup bulunmadığının tarafların delilleri toplanarak ve gerektiğinde zabıta araştırması da yapılarak incelenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin İİK. m.127 gereğince borçluya tebliğ edilmesi gerektiği- Borçluya satış ilanı tebliği usulsüz olsa bile; borçlunun satış gününden makul süre önce satışı öğrenmiş olması halinde, öğrendiği tarihin kendisine satış ilanı tebliğ edilen tarih olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu durumda salt tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile ihalenin feshi yoluna gidilemeyeceği- İcra takip dosyası aslı içinde bulunmayan fakat taranarak Uyapa kaydedilen ve borçlunun satış ilanı tebliği dahil dosya fotokopisini aldığına dair dilekçenin değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Satış ilanının borçlunun adresine 03.08.2017'de TK’nun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği, belirtilen adresin mernis adresi olduğu tebligat zarfı üzerinde “mernis adresidir” ibaresinin olduğu , tebligat zarfında “işbu adres muhatabın AKS adresi olup muhatap adreste yok ise 10/11/2011 gün ve 6099 SK ile değişik TK’nun 21 maddesi uyarınca işlem yapılması ihtar olunur” şerhi mevcut olup, tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verildiği anlaşılmakta tebliğ memurunun tebliğ işlemini TK'nun 21/2 maddesine göre usulüne uygun yaptığı-
Mahkemece haberdar olmaya esas sayılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri nazara alındığında usulsüz olduğu zira, tebliğ memuru tarafından borçlunun nerede olduğunun araştırılmadığı, sorulması gereken kişilerden sorulmadığı, muhatabın tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği hususunun tespit edilmediği anlaşıldığından, şikayet eden borçlunun, hakkındaki takipten daha evvel haberdar olmuş sayılamayacağı nazara alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-