İhtiyati hacizde yetki itirazının borçlunun hazır olduğu hallerde borçlu tarafından yapılması, borçlunun yokluğunda verilen kararlarda ise İİK'nın 265. maddesi gereğince borçlunun yaptığı itirazda ileri sürülmesi gerektiği-
Satış temsilcisinin çalıştığı yer ve çalışma şekli tespit edilerek işçilik alacaklarına ilişkin yetkili mahkemenin belirleneceği-
Alacaklı ile borçlu arasında yazılı yetki sözleşmesi varsa sözleşmede yetkili gösterilen yer mahkemesinin de HUMK. mad 22 uyarınca yetkili olacağı- Borçlu davalı ile 3. kişi konumundaki davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve yapılan yetki sözleşmesi, her iki davalı yönünden de geçerli olduğundan 3. kişi konumundaki davalının yetki itirazının reddine, 4. kişi konumundaki davalının ise diğer davalılar ile mecburi dava arkadaşlığının olmaması nedeniyle, yetkisiz mahkemede dava açılmış olmakla yetki itirazının kabulüne ve hakkındaki davanın tefriki ile ikametgahının bulunduğu ve yetkili yer olarak bildirilen asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi gerektiği-
Davacının talebi taraflar arasındaki satım sözleşmesi gereği avans olarak yapılan ödeme karşılığı eksik mal gönderildiğinden bahisle, bakiye ödemenin tahsili istemi olup bir miktar para alacağına yönelik olduğu; davalı tarafın alım-satım ilişkisini kabul ettiği; bu durumda davacının kendi ikametgahında dava açabileceği gözetilerek yetki itirazının reddiyle işin esasının incelenmesi gerektiği -
Faturalardan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde, davalının akdi ilişkiyi inkar etmediği anlaşıldığından, davacı alacaklının işletme merkezinin bulunduğu yer icra dairelerinde takip yapılabileceği-
Davalıların kefil olarak imzaladıkları dava konusu genel kredi sözleşmesinin 86. maddesinde “Bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda Antalya İcra Daireleri ve Mahkemeleri'nin yetkili kılındığı” belirtildiği; sözleşmedeki bu yetki şartı müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan davalıyı da bağladığından ve icra takibi de sözleşmede belirtilen yer icra dairesinde yapılmış olduğundan buna ilişkin dava şartı gerçekleşmiş olup, davanın esasına girilmesi gerekirken, hüküm kurulmasının doğru olmadığı -
Tasarrufun iptali davalarının ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalar olduğu, bu nedenle davanın konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HMK'nin 12. maddesi hükmünün bu davalarda uygulanmayacağı-
İİK'nun 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesinin yasa gereği olduğu-
Davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu, yetki itirazının zorunlu dava arkadaşları tarafından birlikte yapılması gerekeceği-