Alacaklının ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinde kararın infazını istemeye mecbur olduğu, aksi halde ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkacağı, ihtiyati haciz kararının günlük takip edilmesi mümkün olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararlarında, ihtiyati haczin infazının istenmesine ilişkin sürenin kararın tebliğ tarihinden itibaren başlatılması gerektiği- İhtiyati haciz kararının infazın istenmesi tarihi açısından UYAP sistemi üzerinden karar numarasının alındığı tarihin esas alınmaması gerektiği-
Özel hukuk tüzel kişisi olan şirket tarafından düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağının aksi sabit oluncaya dek geçerli olan belgelerden olmadığı- Mevcut deliller kaçak kullanım ve faturalardaki bedel yönünden talep edenin iddiaları yönünden yaklaşık ispata elverişli olmadığından ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı-
Şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 257. madde ve devamında düzenlenen haciz kararı olduğu, tedbir niteliği bulunmadığı, tazminat davasının konusunu oluşturan mala ilişkin olarak verilmeyip, mal kaçırılmasını önlemek amacıyla genel olarak verilen ihtiyati haciz kararı olduğu, bu haliyle somut uyuşmazlıkta İİK'nın 261/son maddesinin uygulanmasının gerektiği anlaşılmakla, şikayetin icraya konu haciz kararının infaz edildiği icra müdürlüğünün bağlı olduğu İcra Mahkemesince değerlendirilmesi gerekeceği-
Alacaklının yasal 10 günlük sürede ihtiyati haczin infazını talep ettiği, ihtiyati haciz kararının ikinci fıkrasında belirtilen hususun eksikliğinin tespit edilmesi üzerine icra müdürlüğünce süre verildiği, eksikliğin ivedi bir şekilde tamamlandığı, bahsi geçen fıkrada yer aldığı şekilde kredi sözleşmesi aslının ve suretlerinin sunulduğu, suretin aslına uygunluğunun denetlendiği dolayısıyla ihtiyati haciz işleminin kaldırılmasının isabetsiz olduğu, ihtiyati haciz kararı ilam niteliğinde olmadığından ilama aykırılık olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, mahkemece şikayetin reddi gerekeceği-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için üçüncü kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesinin dahi, haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı, haczin kaldırılması isteminin ancak üçüncü kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği- Tapu kaydının iptali ile şikayetçi üçüncü kişi adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin verilen kararda "hacizlerin kaldırılması" yönünde bir hüküm de bulunmadığından ve taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haczin tapuya işlendiği tarihte, taşınmaz borçlu adına tapuda kayıtlı olduğundan, icra memuru işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı-
Takip geçerli bir ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatılıp, ihtiyati haciz kararı icra edildiği için, takip tarihinde vadesi gelmemiş borcun, borçlu bakımından muaccel hale geldiği-
TBK. m. 19'a dayalı iptal isteminde bulunulması halinde de dava konusu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasında davacı tarafın hukuki yararının olduğu ve bu durumda da, teminatın alınıp alınmayacağı ve alınacak teminatın miktarı hakimin takdir edeceği (İİK. m. 281)- Dava değerinin düşük gösterilmesi nedeniyle hukuki yarar yokluğundan ihtiyati haciz talebinin reddedilemeyeceği, mahkemece gerekli görüldüğü takdirde alacak miktarı ile iptali istenen tasarruf konusunun hangisi daha düşük değerde ise yaklaşık olarak bir rakam belirlenmek suretiyle eksik harç tamamlatılabileceği gibi, teminat miktarının arttırılmasının da her zaman mümkün olduğu- Dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler, takibin kesinleşmesi, davalı - borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan davalının borçlu şirketin çalışanı olması nazara alındığında yaklaşık ispat koşulunun mevcut olması sebebiyle dava değeri kadar (10.000TL) teminat mukabilinde (ve dava değeri ile sınırlı şekilde) ihtiyati haciz isteminin kabulüne ile karar tarihinden itibaren 10 gün içinde ihtiyati haciz kararının icrasının istenmemesi halinde verilen ihtiyati haciz kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağının (İİK. m. 261) ihtarına  karar verilmesi gerektiği-
İİK. 281/II uyarınca açılan tasarrufun iptali davası sırasında verilen ihtiyati haciz kararının, taşınmazın tapu kaydı üzerine işleneceği, bunun dışında İİK.'nun 92. maddesinin de uygulanarak, taşınmazda bulunan kiracıya 'kira paralarını icra dosyasına yatırmasına' dair haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği-
Dava konusu mallar üçüncü kişinin adresinde haczedilmiş olup bu adresin borçlu ile bir ilgisinin bulunmadığının takip talebi ve ödeme emrinin tebliğini içeren belgelerden ve üçüncü kişiye ait vergi levhasından anlaşıldığı, haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği mahalde yapılmadığı, icra mahkemesinin kararı ile üçüncü kişinin işyerinde haczedilen mallar ile ilgili haciz işleminin 97. maddeye göre yapıldığı belirtilmişse de, haczin 99. maddeye göre yapılması gerektiği belirtilerek ve anılan kararın onarak kesinleştiği ve icra dairesince söz konusu karar uyarınca satış talebinin reddine karar verildiği, davalı üçüncü kişi vekilince, "davaya konu malların ithalatında kullanılan paranın davalının kardeşi hesabındayken davalının hesabına aktarıldığı ve bu parayla ithalat yapıldığına" ilişkin iddianın incelenen banka hesap ekstreleri ile doğrulandığı, birbirini teyit eden proforma faturası, menşe şartnamesi, akreditif damgası, gümrük giriş belgesi ve tanık beyanları da gözetildiğinde, malın sahibinin davalı üçüncü kişi olduğunun kanıtlanmış olduğu-  Markanın borçlu adına tescil edilmiş olmasının da tek başına mülkiyeti göstermeyeceği, bu yönde hukuka aykırı kullanım iddiasının bulunmadığı, böyle bir iddianın varlığı halinde ise uyuşmazlık konusunun markanın usulsüz kullanımına ilişkin olduğu- Davalı üçüncü kişi tarafından sunulan adi yazılı kira sözleşmesinin diğer tarafı olan dava dışı kişi ile davalı borçlu şirketin, borcun doğumu sırasında bir ortaklıkları bulunmadığı, davalı üçüncü kişi, malların kendisine ait olduğunu, menşeini, malların sadece kendisinin kullandığı işyerinde haczedildiğini kanıtladığından, mülkiyet karinesi davalı üçüncü kişi yararına olup, (dava açma dolayısıyla) ispat yükü davacı alacaklıda olduğundan ve alacaklı tarafça karinenin aksi kesin ve güçlü delillerle kanıtlanamadığından, direnme kararının yerinde olduğu-
Kısa kararda hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanmaması, kanun yolu ve süresinin doğru bir şekilde belirtilmemesi, tarafları yanıltacak şekilde ifadeler kullanılması halinde usulüne uygun ve tam bir tefhimden söz edilemeyeceği ve bu durumda tefhim ile temyiz süresinin başlamayacağı- İİK 261/1 gereğince derdest olan icra takibinin henüz kesinleşmediği aşamada takip konusu borç için alınan ihtiyati haciz kararının infazı için karar tarihinden itibaren on gün içinde derdest takip dosyası üzerinden istenilmesi gerektiği- İhtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi veya hükümsüz kalması icra takibine bağlı olduğundan infazın da o takip dosyası üzerinden yapılması gerektiği- Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi henüz kesinleşmeden takip sonrası alınan ihtiyati haciz kararının süresinde o dosyadan infazı isteminin icra dairesince kabulü gerektiği-