Davacı ... 'nun terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olmakla diğer mirasçı ... 'ın da, davaya katılması sağlandıktan sonra mirasçılardan yalnız biri tarafından da, görülmekte olan davanın yürütülebileceği, bu durumun, mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmasının tabi bir sonucu olduğu- Öncelikle davacı ... mirasçısı ... ’nın olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile (terekeye temsilci atandıktan sonra davanın tereke temsilcisi aracılığıyla yürütüleceğinin gözetilmesi) davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Paylı mülkiyet niteliğindeki taşınmazın davalı tarafından davacının izin ve onayına istinaden kömür deposu olarak kullanıldığı anlaşıldığına göre davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı- Paylı mülkiyette kira sözleşmesinin TMK'nin 691. maddesi hükmü ve 06.05.1955 tarih ve 12/18 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca pay ve paydaş çoğunluğunca gerçekleştirilmesi gerekeceği, aksi halde kira sözleşmesinin hukuken geçerli olamayacağı, iştirakçilerden birisinin onayı ile taşınmazın kullanılmasının diğer iştirakçilerin davalının kullanımına zımnen muvafakat ettikleri yönünde yorumlanamayacağı, çekişmeli taşınmazda elbirliği halinde malik olan...'in onayı ve rızasıyla taşınmazın kullanılmasının TMK'nin 691/1 ve 702/2. maddeleri karşısında hukuken değer taşımayacağı, bu durumda davalının haksız işgalci konumunda olup ecrimisil ödemekle yükümlü olduğu-
Borçlu vekili, müvekkili aleyhine yapılan takipte, taşınmazdan tahliyesinin talep edildiğini, ancak diğer hissedarların takibe açıkça muvafakat etmediklerini dilekçe ile bildirdiklerini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece şikayetin reddine karar verilmişse de; somut olayda el atmanın önlenmesine ilişkin ilama dayanılarak borçlu hakkında ilamlı icra takibi yapıldığı, söz konusu ilamda belirtildiği üzere takip konusu taşınmazın miras bırakan Z. Y. adına kayıtlı olduğu, takip alacaklısının miras bırakan Z. Y.'nin mirasçılarından olduğu, ancak diğer mirasçılar 31.07.2014 tarihli dilekçe ile .... İcra Müdürlüğü'ne başvuruda bulunarak "takibin devamına muvafakatları olmadığını" bildirdiklerinden bu durumda iştirak halinde mülkiyet sahiplerinin muvafakatlerinin bulunmadığı değerlendirilerek "şikayetin kabulüne" karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, murisin oğlu dışındaki mirasçıları tarafından murisin gelini aleyhine açıldığı; dava dışı mirasçının, davaya dahil edilse bile, açılan davaya muvafakat göstermediği, böylece taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceğinden, murisin miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekeceği-
Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olduğu- Kentsel dönüşüm projesi kapsamında yapılan sözleşmeye dayanarak murisine tahsis edilen yerden haksız çıkartıldığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, davacı dışındaki diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, veya muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci tayin ettirilmesi gerektiği-
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesinin kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturduğu ve bu tür taleplerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekeceği- Ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği, bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi birinin de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebileceği ve bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılmasının da mümkün olacağı- Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılması ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerektiği- Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşıdığı ve bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırmanın yeterli olmayacağı- Kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkelerinin 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edildiği ve bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda geliştiği- Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyette ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu olduğu, ancak, bu durumun uygulamada kısmen yumuşatıldığı ve bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiğinin içtihadı birleştirme kararı ile kabul edildiği-
Zorunlu dava arkadaşlığının söz konusu olduğu hallerde, mahkemenin hepsi hakkında aynı ve bir karar vereceği, biri hakkında davanın reddine, diğeri hakkında ise davanın kabulüne karar veremeyeceği, hal böyle olunca, davacı mirasçılarından davalı olduğu, da davayı takip etmeyeceğini bildirmiş olması karşısında miras şirketine TMK'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
İktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı ve bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği- Kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkelerinin 8.11.1991 tarih l990/4 esas 1991/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edildiği ve bilimsel görüşlerin aynı doğrultuda geliştiği- Davacının miras payına hasren açtığı davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, toplanan ve toplanacak deliller nazara alınmak ve davalıların iyiniyet savunmaları da incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; anılan hususlar gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, muris ...’in ( nakilden önce ... ) eski hanesindeki kardeş bilgilerinin ilgili nüfus müdürlüğünden, nüfus müdürlüğünden tespit edilememesi halinde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden araştırılması, kardeş bilgilerinin tespit edilmesi halinde dava konusu 310 parsel sayılı taşınmazın kök kayıtları olan 14/07/1953 tarih ve 9 sıralı eski tapu kaydındaki edinme sebebi ile çakıştırılması, ilgili nüfus müdürlüğünden ‘’ ..... ‘’ isimli şahısların olup olmadığının araştırılması, tespit edilmesi halinde tapu kayıt maliki olup olamayacaklarının gözönünde bulundurulması, yine aynı konuda zabıta marifetiyle araştırılma yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-