Taşınmazın bulunduğu yörede ‘A.’ isimli kişilerin nüfus kayıtlarının getirtilmesi, ölü iseler mirasçıları tespit edilerek gerektiğinde çağrılarak mülkiyet iddialarının olup olmadığının sorulması, mülkiyet ihtilafının çıkması halinde davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi; mülkiyet iddiası yok ise davacı tanıklarının dinlenilmesi ve araştırma yapılarak, malikin davacının babası olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmesi gerekeceği-
Duruşmada davalılar vekilinin söz konusu davalıların dava konusu taşınmazda hak sahibi olabileceği ve araştırılması gerektiğini beyan ettiği, bu durumda taşınmazla ilgili mülkiyet ihtilafı bulunup bu tür davanın tapuda kayıt düzeltilmesi istemiyle sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceği, hal böyle olunca davanın görev nedeniyle reddi gerekeceği-
Mirasbırakanın asıl amacı bağış olduğu halde, mirasçısından mal kaçırmak için tapu sicilinde satış göstermek suretiyle yaptığı temliklerde görünürdeki satış akti muvazaa nedeniyle, gizlenen bağış aktinin ise şekil noksanlığı yönünden geçersiz olduğu (01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı); mirasbırakan tarafından tapusuz taşınmazların zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştirirken geçerli işlemlere karşı 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı- Tereke, elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan, terekeye iade isteğiyle açılan davada, davaya katılmayan ortağın olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği-
Mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekesi, elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davaya katılmayan (mirasçının) ortağın olurunun alınması ya da miras şirketine TMK .mad. 640 uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, bu eksiklik giderildikten sonra çekişme konusu taşınmazın el değiştirmiş olması nedeniyle HMK. mad. 125 doğrultusunda işlem yapılması gerektiği-
Yeni Tapu Sicili Tüzüğü'nün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden sonra, davacının, mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili tapu müdürlüğüne prosedüre uygun şekilde başvurması, eğer bu talebinde istediği sonucu alamazsa daha sonra mahkemeye başvurması gerekeceği-
Kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan sınırlandırmanın kısmen iptali isteğine ilişkin davada, mahkeme tarafından, davacı tanıklarının ve mahalli bilirkişilerin ayrıntılı beyanlarının alınması, davacı taraf delillerinin toplanması düşünülmeden, diğer mirasçıların beyanlarının alınması ile yetinilmesi ve bu haliyle eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu-
Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin bir davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerektiği-
Davacının sahte olduğunu ileri sürdüğü vekâletnamenin aslı bulunamadığından davanın reddine karar verilmişse de, mahkemece yeterli inceleme ve araştırmanın yapılmamış olduğundan, vekâletname suretinde vekil edenler davacı ve annesinin fotoğraf asılları mevcut olup bu fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı tanıklara gösterilmek suretiyle tanıkların yeniden dinlenilmesi, özellikle vekâletname tanığı olana vekâletname aslına parmak izi basan ile davacının aynı kişi olup olmadığı fotoğraf aslı kendisine gösterilerek açıkça saptanması gerektiği-
Geçerli bir kira aktinin varlığının kabul edilebilmesi için ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerekeceği- Açılan davada, mahkemece, geçerli bir kira sözleşmesinin bulunmadığı ve dolayısıyla davalı ...'ın çekişmeli taşınmazdaki tasarrufunun haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı gözetilerek ecrimisile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik olmadığı- Sözü edilen her iki bilirkişi raporunda da, taşınmazların dava konusu ilk dönemdeki ecrimisil miktarının belirlenip sonraki dönemler için ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle ecrimisil hesaplaması yapılması gerekirken, dava tarihine en yakın dönemin ecrimisili belirlenerek geriye gidilerek hesaplama yapılmış olmasının doğru olmadığı- Bilirkişilerce,mirası reddeden ...'ü de kapsar biçimde ecrimisil hesaplanması ve bu doğrultuda mahkemece ...'ün ecrimisille sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-