Davalı kadının süresinde sunduğu cevap dilekçesiyle talep ettiği tazminat taleplerine yönelik istinaf talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, istinaf sınırlamasının hatalı yapılması ve bu hatalı sınırlandırmaya göre kadının tazminat taleplerine yönelik istinaf talebinin incelenmemesinin hatalı olduğu-
Kadının talebinden daha fazla miktarda tedbir ve iştirak nafakası ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ziynet alacağı tutarının karar tarihindeki kesinlik sınırını aşmayıp temyiz sınırı altında kaldığından ziynet alacağına ilişkin kararın kesin olduğu- Yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerektiği-
HMK.’nin 362/1-f maddesi gereğince geçici hukuki korumalara ilişkin kararların temyizinin kabil olmadığı-
Alacaklının, İİK 89/4 uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı tutarak alacağın bir kısmını dava etmesi halinde, kesinlik sınırının, dava edilen miktara göre değil, "alacağın tamamına göre" belirlenmesi gerektiği-
Davacının Belediyede davalı Ltd. Şti. işçisi olarak çalışırken üyesi olduğu Hizmet İş Sendikası ile Ltd. Şti arasında toplu iş sözleşmesi imzalandıktan sonra 6360 sayılı Kanun gereği Belediyenin bir diğer Belediyeye katıldığı ve davacının da Belediyede aynı şirket elemanı olarak çalışmaya devam ettiği somut olayda, toplu iş sözleşmesi hükümlerinin Belediyenin katıldığı diğer Belediyede uygulanmaya devam etmesi için 6360 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 2. fıkrası gereği davalı Belediyenin onay vermesinin gerekip gerekmediği ve davaya konu işçilik alacaklarının toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmesinin gerekip gerekmediği- Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 78.630TL olan temyiz kesinlik sınırının altında kaldığından, karara karşı davacı ve davalı vekillerince temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-
Davacının ödeme emirlerinin tebliği üzerine davalı Kuruma yaptığı itirazın reddine ilişkin kararın tarihinde tebliğinden sonra açtığı davanın 6813 sayılı Kanun’un 58. maddesinde öngörülen yedi günlük hak düşürücü süre içinde açıldığının kabul edilip edilemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 362/1-a ve ek. 1. maddeleri gereğince miktar itibariyle temyiz edilemeyen kararlardan olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı vekili tarafından 900 TL maddi tazminatın tahsili talep edilmiş, Özel Dairece davanın esastan karar verilmiş ve dava konusu 900 TL maddi tazminat yönünden davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulduğu- Bu durumda dava değeri 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 58.800 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz isteminin miktar itibarıyla reddine karar verilmesi gerektiği-
Muhasebe bürosunda muhasebe elamanı olarak çalışan davacı işçinin fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatlanıp ispatlanamadığı; buradan varılacak sonuca göre belirtilen alacakların reddinin gerekip gerekmediği- Temyiz eden davalı aleyhine tespit edilen ve uyuşmazlık konusu olan fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının toplam miktarı olan 31.048,48TL açık biçimde Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 03.06.2021 tarihinde geçerli olan 78.630TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-
Direnme kararının verildiği -18.1.2019 tarihinde- HMK 362/1-a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 58.800TL olup Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasındaki uyuşmazlığın 5.267 TL tutarındaki ihya borcuna beyan usulü prim borcunun (gecikme zammının) davacıya iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı dikkate alındığında Bölge Adliye Mahkemesi kararının miktar itibariyle temyiz edilemeyen kararlardan olduğu-