Asıl davada ve davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olan birleştirilen davada hükmedilen bu tutarlar ayrı ayrı Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararını verdiği 17.06.2020 tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL'nin altında kaldığından, Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı miktar itibariyle kesin niteliktedir.
Bölge adliye mahkemesinin , ihtiyatı haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararı İİK'nın 265/son maddesine göre kesin olup HMK'nın 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi gereğince temyiz edilemeyeceği-
Taraflar arasında imzalanan 2016 yılı protokolü gereğince davacı eczacı hakkında uygulanan cezai şart, uyarı ve reçete bedelinin tahsiline ilişkin cezai işlemin iptalinin istenildiği, davacı eczacı ve çalışanlarının sahte reçete veya sahte rapor düzenlenmesine iştirak ettikleri veya Kurumu zarara uğratmak kastı ile hareket ettiklerinin ispatlanamadığı hususunun çekişmesiz olduğu somut olayda, kimlik kontrolü yükümlülüğünün yerine getirilmediği değerlendirilmesiyle protokolün bu yönden ihlal edildiği, dolayısıyla protokolün 4.3.6 ncı maddesine göre Kurumun yersiz ödemelerini geri isteme hakkı olduğu gerekçesiyle reçete bedelinin tahsiline ilişkin tesis edilen işlemin iptali talebinin reddinin gerekip gerekmediği
HGK. 05.04.2023 T. E: 2022/11-922, K: 292
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini , takip konusu alacak miktarı ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değer olduğu- Dosya içeriğine göre iptali istenilen taşınmaz değerine göre daha az olan takip konusu alacak 55.482,80 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL’nin altında kalmakta olduğundan karara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı-
Yasada yetki hususunun en geç Bölge Adliye Mahkemesi kararıyla çözümlenmesi sisteminin benimsendiği açıkça görüldüğünden, yetki hususunu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı özellikle HMK.'nin 362/1-c madde hükmü de gözetildiğinde, 'temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı' sonucuna varılması gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesinin, yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verdiği kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı-
İşyeri hekimliği ücret alacağına ilişkin davada temyiz incelemesine konu miktar direnme kararının verildiği tarih itibariyle kesinlik sınırının altında kaldığından, temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesinin gerektiği- "Kesinlik sınırı belirlenirken sadece direnme konusu uyuşmazlığa değil hükmedilen tüm alacakların toplam miktarına bakılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Taraflar arasındaki işyeri hekimliği ücret alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanan uyuşmazlıkta, davacının işyeri hekimliği için taraflarca düzenlenmiş ayrıca bir sözleşme bulunmadığı, mevcut sözleşmede acil hekimliği maaşı içinde işyeri hekimliği maaşının da bulunduğu yönünde düzenleme mevcut olmadığı gerekçesi ile işyeri hekimliği ücret alacağı hüküm altına alınmış ise de; davacının çalışma dönemi boyunca aldığı ücret miktarı, davalı işyerinde çalışan diğer acil doktorlarının aldığı ücret miktarlarına göre daha yüksek ücret alması, çalışma dönemi içerisinde farklı işyerlerinde de işyeri hekimi olarak çalışmasının bulunması ve çalışma süresi olan yaklaşık sekiz yıl boyunca işyeri hekim ücretini almadan çalışmaya devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacıya ödenen ücretin acil doktorluğu ve işyeri hekimliği işleri için olduğu, bu nedenle işyeri hekim ücreti alacağının bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değer oluşturduğundan ve dosya içeriğine göre iptali istenilen taşınmaz değerine göre daha az olan takip konusu alacak 27.384,94 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalmakta olduğundan, karara karşı temyiz yoluna başvuralamayacağı-