Davacıların murisinin ölümüne neden olan olay tarihi ile müddeabihin artırıldığı ıslah tarihi arasında (15) yıllık bir sürenin geçtiği bilinerek, somut olaya uygulanması gereken BK. mad. 126 'da öngörülen (5) yıllık zaman aşımı süresinin ıslah tarihi itibariyle geçtiği; ıslah edilen miktarlar için davacıların maddi tazminat isteklerinin zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalıların uyguladığı hatalı lazer epilasyon işlemi sonucunda, davacı iş sahibinin istediği sonuca ulaşamadığı, vücudunda yanıklar meydana geldiği, çektiği sıkıntı ve ızdırap da dikkate alındığında, davacı lehine uygun oranda manevi tazminata karar verilmesi gerektiği-
İş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada-Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56 ve 58. maddelerindeki yasal düzenlemelere göre, kınama kararının kişilik haklarına saldırı nedeniyle verilebileceği, bedensel zararlara ilişkin manevi tazminat istemlerinde bu yönde bir düzenlemenin olmadığı, diğer bir deyişle bedensel bütünlüğün zedelenmesi halinde bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının maddi zararının hesaplanması noktasında aktif ve pasif dönem zararlarından sırasıyla maluliyet ve kusur indirimi yapılıp ortaya çıkan neticeden Kurum tahsislerinin rücuya tabi kısmının tenzil edildiği yeni bir hesap raporu alınması, bu hesap sonrası çıkacak neticeye göre tüm delilleri bir arada değerlendirip davacının ilk kararı temyiz etmemesine göre davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkı da gözeterek maddi tazminat davası bakımından bir karar verilmesi gerektiği- Manevi tazminata hükmedilirken; sigortalının sürekli iş göremezlik derecesi, tarafların sosyal ekonomik halleri, davalının kusur oranı ve kaza tarihinin dikkate alınması gerektiği-
Davalının eyleminin görevi sırasında ve göreviyle ilgili olduğundan bahisle husumetin idareye yöneltilmesi gerektiği-
Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmeyeceği, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve istem bölümünde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması ya da alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum demesinin, kural olarak yeterli olduğu- Davacı vekilinin, dava dilekçesinin sonuç kısmında talep ettiği her alacak için bir miktar yazdıktan sonra parantez içinde belirsiz ibaresini kullanarak işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde ise belirsiz alacak davasındaki taleplerini artırdığını belirterek davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan ettiği; davacı vekilinin talebinin açıkça belirsiz alacak davası olduğu halde mahkemece davanın kısmi dava kabul edilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
29.05.2005 tarihli iş kazasında yaralanarak %9,20 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi ile istemleriyle açılan davada, davacının maddi tazminat istemi bakımından verilen kararda bir hata bulunmadığı, manevi tazminat davasının kısmen kabulü yönünde verilen kararın isabetsiz olduğu- Üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı olmadığı ve niteliği itibariyle manevi tazminatın bölünemeyeceği- Davacı sigortalının manevi zararlarına karşılık olarak 2.000,00TL aldığının davaya konu ibranameden ve taraf beyanlarından anlaşılması karşısında manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi göz ardı edilerek davacı sigortalı için manevi tazminat isteminin reddi kararı verilmesi gerektiği-
Asıl davaya konu cevap dilekçesinin davalı vekili sıfatıyla düzenlendiği, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığının belirtildiği, bu yönde olmak üzere, davacı tarafın dayandığı delillerin yetersizliğine işaret edildiği, ileri sürülen ve savunulan olguların bütünü göz önünde tutulduğunda sert bir biçimde savunma hakkının kullanıldığı ve bu anlamda hukuka uygunluk sebebinin mevcut bulunduğu anlaşıldığından, asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Birleşen davaya konu dilekçe ile ilgili olarak davalı hakkında açılan ceza davasının derdest bulunduğu, ceza mahkemesi kararının sonucunun eldeki davaya etkisi söz konusu olduğundan, mahkemece bekletici mesele yapılması gerektiği-
Ölümlü trafik kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, kamu görevlisinin kazadan doğan tazminat isteminin kişiye değil sorumlu idareye yöneltilmesi gerektiği-