Bu tür davalarda tapu kütüğünün tutulmasından devletin sorumlu olması, tapunun gereği gibi tutulamaması sonucunda koşulların oluşması halinde TMK’nin 1007. maddesi uyarınca zarardan sorumlu olması ve diğer yandan ise malikin dava tarihinde bilinmediği kabul edildiğinden aynı Kanun'un 501. maddesine göre tapu malikinin hiç mirasçı bırakmadan ölmesi halinde ölen gerçek kişinin mirasının devlete kalacak olması halinde başlangıçta davalı olarak Hazine gösterilmek suretiyle taraf teşkili sağlanabileceği-
TMK'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkin davada, ıslah harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulduğu, bu durumda yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca ıslah edilen dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tapu kaydı orman olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazminine (TMK.1007) ilişkin davada, tapu iptaline dair hükmün kesinleştiği yıl itibarıyla, dava konusu taşınmazların imar planında turizm alanı ve belediye hizmetlerinden faydalanan yer olması nedeniyle arsa olarak değerlendirilmesinde isabetsizlik bulunmadığı- Mahkemece bozma ilamına uygun şekilde inceleme ve değerlendirme yapılarak gerçek zararın belirlenmesi ve tazminata hükmedilmesi gerektiği-
İlk derece mahkemesinin, yargılamayı sonlandırdığı celse açıkladığı kısa kararda ve gerekçeli kararda kanun yoluna başvuru süresini 15 gün olarak belirttiği, gerekçeli kararın davacı vekiline 19.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin mahkemece belirtilen 15 günlük sürenin son gününde fakat yasayla düzenlenen iki haftalık süre geçtikten sonra 03.01.2017 tarihinde harçlandırılmış dilekçesi ile kararı istinaf ettiği - Bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin süresinde olduğu kabul edilip, istinaf talebinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece dava konusu taşınmazların ilk tesis ve tedavülleriyle birlikte tapu kayıtları, tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle birlikte kadastro tutanakları ve dayanak tapu kayıtlarının dosyaya getirtilmediği, taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı, taşınmazların kim veya kimler tarafından ne zamandır kullanıldığı hususlarının araştırılmadığı, mahallinde keşif yapılmadığı, hâl böyle olunca; soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, davaya konu taşınmazın kim/kimler tarafından kullanıldığının tespit edilmesi, tapu kayıt maliki ile aynı kimlik bilgilerine sahip kişi yada kişilerin kaydının bulunup bulunmadığının ilgili Nüfus Müdürlüğünden sorulması, davacıya tanıklarını bildirmesi için süre verilmesi, dava konusu taşınmazı bilen yaşlı ve tarafsız kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve sağ iseler tutanak bilirkişilerinin ve tanıkların da katılımı ile taşınmaz başında keşif yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermesi gerekeceği-
Davanın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu- Mahkemece verilen ihtiyati haciz kararı, tasarrufun iptali davasının kabulü neticesinde kesin hacze dönüşecek olmakla, verilen ilamın davacı alacaklı tarafından icra dosyasına ibrazı ile cebri icra işlemine devam edilebileceği hususunun açık olduğu- Mahkemece ihtiyati haciz yerine, "ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı" verilmesi durumunda dahi verilen kararın "ihtiyati haciz kararı" olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmadığı- Taşınmaza ihtiyati haciz şerhi konulmakla taşınmazı sonradan satın alanlar, bu kayıtla yükümlü olarak almış olduklarından, davacı alacaklı son malikin malvarlığından alacağını tazmin edebileceği; davacının alacağını bu yolla elde etme imkanı varken TMK.m.1007 kapsamında tapu müdürlüğünün sorumluluğuna gidilemeyeceği-
Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın TMK. mad. 1007 uyarınca tazmini isteği-TMK. mad. 705/2 uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacağı ve bu nedenle; mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının kesinleşme tarihini değil de karar tarihi değerlendirme tarihi olarak dikkate alan bilirkişi raporunun hükme alınması suretiyle karar verilemeyeceği-
20. HD. 18.12.2019 T. E: 873, K: 7606-
Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın TMK. mad. 1007 uyarınca tazmini isteğine ilişkin davada eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesinin hatalı olduğu- Çekişmeli taşınmazda bulunan meşe ağaçları dikme olmayıp "doğal yollarla" oluştuğundan, anılan kesimin arazi niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp net gelir metodu ile gerçek değerinin tespit edilmesi gerektiği-
Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın TMK. mad. 1007 uyarınca tazmini isteğine dair davanın nispi harca tâbi davalardan olduğu- Islah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulamayacağı- Islah edilen dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden, aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerektiği-