Taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılması halinde uygulanacak düzenleme ortaklık payı kesintisi oranının Belediye İmar Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak denetime elverişli rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı- Faiz başlangıç tarihi 27.12.2012 olduğu halde, hükümde 25.09.2012 olarak gösterilmesinin doğru olmadığı-
Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir...
Davalı harçtan muaf olduğundan davacı tarafından yatırılan peşin ve ıslah harcının talep halinde iadesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken harçların karar kesinleştikten sonra talep halinde iadesine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının iddia ettiği zarar tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmamakta, somut olayda, tazminat isteğinin dayandırıldığı hukuki sebep sicilin baştan itibaren oluşturulmasına ilişkin işlemlere ait olmayıp sonradan meydana gelen sebebe bağlı olduğu ve sonradan doğan duruma göre de sicilin tutulmasıyla ilgili olarak tapuda görevli memurların yaptığı hukuka aykırı bir işlemin varlığından da bahsedilemeyeceği, öyleyse iddia edilen zararın tapu sicilinin tutulmasından doğmadığı aksine mahkemece verilen ve verildiği tarihte geçerli olan bir veraset ilamına göre işlem yapılmasına rağmen aynı murise ait daha sonra başka mahkemece verilen ve ilk veraset ilamını geçersiz kılan ikinci bir veraset ilamı ile ilk verasetin geçersiz olduğunun anlaşılması üzerine zararın doğduğu, bu durumda tapu memurlarının hukuka aykırı bir eylemi olmadığına göre TMK’nın 1007 nci maddesinde düzenlenen kusursuz sorumluluğun şartları somut olayda gerçekleşmediğinden davanın bu gerekçe ile reddi gerekeceği-
Dava, tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine birleştirilen dava, ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir...
Asıl ve birleştirilen dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir...
Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir...
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca bedelinin TMK’nın 1007 nci maddesi gereğince Devletin kusursuz sorumluluğu nedeniyle Hazine'den tahsiline karar verilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik olmadığı-
Taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13/3 maddesi uyarınca maddi tazminat isteminin davanın kısmen reddi durumunda, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçemeyeceğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı-
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle 4721 sayılı TMK'nın 1007.maddesine dayanan tazminat istemine ilişkindir...