‘Tapu siciline güvenerek aldığı katın daha sonra “kaçak” oldu-ğunun anlaşılarak, kaydına “satılamaz” şerhinin düşüldüğünü’ ileri sürerek dava açan kişinin talebi doğrultusunda tazminata karar verilmeden önce, henüz kaçak katın yıkılmadığı ve tapudan terkin edilmediği dikkate alınarak, imar yönünden proje değişikliği ile durumun düzeltilip düzeltilemeyeceğinin araştırılması ve ancak bütün yollar denendikten sonra tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Hazinenin, MK. 1007’den kaynaklanan sorumluluğunun bir ve on yıllık zamanaşımına bağlı olduğu - Zamanaşımı, süresinin başlangıcı-
MK. 1007’ye dayanarak hazine aleyhine dava açan kişinin olaydaki ağır kusurunun, tapu sicilinin tutulmasından objektif olarak (kusursuz) sorumlu olan hazinenin sorumluluğunu ortadan kaldırabileceği-
Hazinenin MK. 1007’de düzenlenmiş olan sorumluluğunun “kusursuz (objektif) sorumluluk” olduğu, zarar ile tapu sicilinin tutulması ara-sında uygun bir illiyet bağı bulunmasının yeterli olduğu-
Bir an için üçüncü kişinin kötüniyetli olduğu iddiasının bulunmadığı kabul edilse bile iyiniyet, MK’nin 1023. maddesi uyarınca mülkiyet veya bir diğer ayni hakkın iktisabında kurucu unsur olduğu ve dolayısı ile iyiniyetin karşıtı kötüniyet de hakkın iktisabına engel teşkil eden bir itiraz niteliğinde bulunduğundan, yargılama sona erinceye ka-dar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tâbi olmadan her zaman ileri sürülebileceğine ilişkin İçtihadı Birleştirme Kararı-
İsim benzerliğinden dolayı tapulu taşınmazına haciz konulup satı-lan kişi tarafından açılan tazminat davasında, davacının zararının, yeni malik aleyhine açtığı tapu iptal davasının red kararının kesinleştiği tarihte doğmuş olacağı, mahkemece, “taşınmazın bu tarihteki değerinin tazminat olarak davacıya ödenmesine” karar verilmesi gerekeceği-
Azledilen vekilden tapulu taşınmazı satın almış olan kişinin iktisabının korunacağı (MK. 1023) ancak vekil eden (ve daha sonra vekilini azleden) malikin, uğradığı zararın ödenmesi için hazine aleyhine tazminat davası açabileceği-
Tapu sicilindeki “satış vaadi şerhi”nin tapu memuru tarafından icra dairesine bildirilmemesi sonucunda, taşınmazın şartnamede yer almayan “satış vaadi şerhi” yokmuş gibi satılmasından sonra, lehine satış vaadinde bulunulan kişinin alıcı aleyhine “tescil davası” veya “ihalenin feshi davası” açabileceği, aksi takdirde “ağır kusurlu” sayılacağı ve MY. 917’ye dayanarak Devlet aleyhine tazminat davası açamayacağı - Dev-letin tapu sicilinin tutulmasından dolayı kusursuz sorumluluğu tapu siciline şerh edilen kuvvetlendirilmiş kişisel hakları da kapsadığı-
Hazinenin MK. 1007’den doğan kusursuz sorumluluğunda, BK. 44’de (şimdi; TBK. mad. 52) düzenlenen “müterafik kusur”un gözönünde bulundurulacağı-
Tapuda adına kayıtlı bulunan taşınmazı, isim benzerliğinden dolayı cebri icra yoluyla satılan kişinin, MK. 1007’ye dayanarak hazine aleyhine tazminat davası açabileceği - Dava konusu taşınmazı ihalede satın alandan satın alan kişinin kötüniyeti kanıtlanmadıkça, MK. 1023’ün koruması altında olduğu-