Ticaret sicilinden terkin edilmiş şirketin, takip işlemlerine başlaması ve yürütmesi, ancak tüzel kişiliğin yeniden ihyası ile mümkündür. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olup, hakimin bu hususu re'sen göz önünde bulundurması zorunlu olduğundan, ticaret sicilinden terkin edilen ve takipten önce ihya edildiğine yönelik bir delil de bulunmayan şirketin, alacaklı gösterilerek vekili tarafından icra takibine başlanması hukuken mümkün olmadığı, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerekli olup olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmadığından, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ayrı yaşama hakkına dayalı açılan nafaka davasında hükmedilen nafakanın boşanma ilamının kesinleşmesi ile son bulacağı- Boşanma ilamında kesinleşmeden sonra yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmediği anlaşıdığından, boşanma ilamının kesinleştiği tarihten sonra nafaka kesintisinin durdurulması ve haksız yapılan kesintilerinin borçluya iadesi yönündeki şikayetin kabulü gerektiği-
2577 sayılı Yasa'nın 1. maddesi uyarınca; “Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanun'da gösterilen usullere tabi ...” olup, bu nedenle İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28/2. maddesindeki değişikliğin adli yargı mahkemeleri tarafından verilen ilamların infazında uygulanma olanağının olmadığı-
İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu sürenin öğrenme tarihinden başlayacağı- İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz, yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkının bulunduğu-
TMK'nun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan ve muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceğinin ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırıldığı, TMK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının, bu limiti aşmasının mümkün olmadığı, limit aşımına ilişkin şikayet, İİK.nun 16/2. maddesi gereğince süresiz olarak, hesap özetine itirazda bulunulmasa dahi, her zaman ileri sürülebileceği-
Şikayete konu taşınmaz üzerindeki ipoteğe ilişkin Resmi Senet’de yer alan ““.......Konut Finansmanı Sözleşmesinden ve ayrılmaz bir eki olan ödeme planına uygun olarak kullandığı/kullanacağı krediden doğan borçları ve buna ilaveten banka merkez ve şubeleri ile yapmış olduğu ya da ileride yapacağı, kambiyo senetlerinin iskonto ve iştirasından namına açılmış ve açılacak bilcümle borçlu ve alacaklı cari hesaplardan ........sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, kanun gibi diğer her türlü sebepten doğmuş ve doğacak borçlarını .........karşılamak üzere maliki bulunduğu yukarıda yazılı gayrimenkulünü Banka lehine Birinci dereceden.....ipotek etmeyi kabul ettiğini....” şeklindeki kayıtlar nedeniyle, söz konusu ipoteğin, borçlunun kullandığı/kullanacağı her türlü kredinin teminatı olarak tesis edildiğinin ve zorunlu ipotek olmadığının görüldüğü, Resmi Senet’de yer alan bahsi geçen kayıtlar karşısında, lehine ipotek tesis edilen ......... Bankası T.A.O.’nun 15/12/2017 tarihli cevabi yazısında yer alan -kullandırılan konut kredisine teminat olarak ipoteğin tesis edildiği- şeklindeki beyanlarının sonuca etkisi bulunmadığından, ipotek konusu borcun şikayete konu haciz tarihinden önce ödenmemiş olduğu ve ipoteğin zorunlu ipotek nevinden olmadığı sabit ve tartışmasız olduğuna göre meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla faiz talep edildiği yönündeki iddiası ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-
HMK kapsamında verilen milli hakem kararlarının verildikleri anda icra edilebildiği, bu kararların kesinleşmesine gerek kalmadan takip başlatılabileceği-
İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre, asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczinin mümkün olduğu, bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunmasının zorunlu olduğu, haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekeceğinden, mahkemece, şikayete konu hesap dökümü getirtilerek, hesap üzerinde Yargıtay denetimine imkan tanıyacak şekilde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak, haczedilen paraların niteliklerinin ve dolayısıyla haczi kabil olup olmadıklarının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-