İİK. mad. 45 gereğince; alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının, öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda olduğu- Alacaklının rehnin (ipoteğin) paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmadan, ilamlı veya ilamsız icra takibi ya da borçlu iflasa tâbi kimselerden ise, iflas yolu ile takip yapamayacağı- Rehnin (ipoteğin) paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonunda, alacaklının, alacağın karşılanmayan kısmı için koşulları var ise ilamlı veya ilamsız takip yapabileceği ve konudaki şikayetlerin, süresiz olarak yapılabileceği-
İhalenin feshi davasında hasım yanlış gösterilse veya hiç gösterilmese bile davanın reddedilmemesi gerektiği, borçlunun açtığı halenin feshi davasında doğru hasım olan alacaklı ve ihale alıcısı davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde, icra mahkemesi kararının, ihalenin feshinin istenmesi sırasında incelenmesinin mümkün olduğu- Mahkemenin, bu halde ihale konusu taşınmazın kıymetini yaptıracağı keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit ettirdikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar vereceği- Satışa esas alınan kıymet takdirinin yapıldığı tarih itibariyle tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalenin feshine, muhammen bedelin altında olması halinde ise, ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
TMK mad. 891 uyarınca; ipotekle güvence altına alınmış bir alacağın devrinin geçerli olması, devrin tapu kütüğüne tescil edilmesine bağlı olmadığından, borçlunun üçüncü kişiyle yaptığı alacağın devri sözleşmesi ile alacağın temlik edildiği, bu durumda, temlik alınan kısım kadar ipotek hakkının da TBK mad. 189'da yer alan emredici düzenleme gereğince temlik alacaklısına geçeceği tabii olup, kanunun emredici hükmü gereğince alacağın devri ile bağlı haklardan olan ipotek hakkının da intikal edeceği gerçeği karşısında, mahkemenin, alacağın temlik edilmesi ile birlikte ipoteğin devrinin geçerli olabilmesi için tapu siciline tescilinin gerekli olduğu yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığı-
S. Ü. şikayet tarihi itibariyle takip alacaklısı olmayıp alacağını B. K.'ya temlik ettiğinden yasal hasım olarak gösterilmesi yanlış olup, mahkemece duruşma açılıp karar verildiğine göre, şikayet dilekçesi ve duruşma davetiyesi doğru hasım olan B. K.'a tebliğ edilerek temlik alan B. K. hakkında hüküm kurulması gerektiği-
Takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı, çekin süresinde ibraz edilmediği ve alacaklının yetkili hamil olmadığı şeklindeki başvurunun kambiyo hukuku bakımından şikayet niteliğinde olduğu ve 5 günlük süreye tâbi olduğu-
Ödeme emri TK'nın 2. maddesi uyarınca memur vasıtasıyla tebliğ edilmesine rağmen, yönetmeliğin 5/2 maddesi gereğince memur vasıtasıyla tebligat yaptırılmasını gerektiren sebebin  tebligat evrakında gösterilmediği anlaşıldığından, yapılan tebligat usulsüz olup, şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Tebligat Kanunu mad. 16 uyarınca 103 davet kağıdı tebligatı ile satış ilanı tebligatını alan kişilerin (borçlunun yengesi ve kuzeni), muhatap ile aynı konutta oturduklarına ilişkin ibare yer almadığından yapılan bu tebligatların usulüne uygun olmadığı- Usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğin, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı, bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
İtiraz ve şikayet tarihinden sonra borcun ödenmiş olmasının, itiraz ve şikayetten açıkça vazgeçilmediği sürece, icra mahkemesinin borçlunun başvurusunu incelemesine engel teşkil etmeyeceği-
Tutanağa icra kefilinin sorumlu olacağı borç miktarının, kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı görüldüğünden, kefalet tutanağının TBK. mad. 583 uyarınca düzenlenmediği  ve bu durumdai şikayetin kabulü ile beraber "icra emrinin iptaline" karar verilmesi gerektiği-