Tereke defterinin tutularak tespiti sonucunda mirasçılar mirasın reddi veya kabulü konusunda karar verebileceklerinden TMK'nin 625. maddesi gereğince resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamayacağının düzenlendiği, bu hususun mirasçı borçlular tarafından İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabileceği, o halde mahkemece, davanın kabulü ile şikayetçiler bakımından takibin iptali ile alacaklı vekilince dava açılmasına sebebiyet verilmediği gerekçesiyle yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekirken, diğer borçlular göz önünde bulundurulmadan takibin tamamen iptali kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
İlamda yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından ikinci kez borçlu aleyhine takip başlattığı görüldüğünden, mahkemece sonraki takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Her iki şikayetin konularının farklı olması sebebiyle derdestlik söz konusu olmadığından, mahkemece, işin esasının incelenip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de haciz şerhinin terkininin mümkün olduğu- Tapu iptali ve tescil davası nedeniyle dava konusu taşınmazlar üzerine, kayıt malikinin vergi borçları nedeniyle kamu haczi konulmasından sonra ihtiyati tedbir şerhi konması halinde haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
Şikayetçinin icra dosyasında taşınmazlara 22.12.2008 tarihinde haciz konulduğu, 2 yıl olan satış isteme süresinde 13.10.2010 tarihinde, İİK'nın 121. maddesi gereğince verilen yetki üzerine ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, bu işlemler süresince 22.12.2008 tarihinde konulan haciz için satış isteme süresi duracağından bu dosyanın haciz tarihinin 22.12.2008 olduğunun kabulü gerektiğinden şikayetin kabulü gerektiği-
Herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin kesinleşmesinden sonra KDV’nin düşük olması gerektiğinden bahisle iadesi isteminin icra mahkemesinde ileri sürülemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
Mahkemece, ilama dayalı takip dosyasındaki alacağın tahsil edildiği ve dosyanın kapatıldığı nedenle aynı icra dosyası yerine başka dosyadan bakiye alacağın tahsil edilmesinde hakkın kötüye kullanılması anlamında bir işlem olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun olup kararın onanması gerekirken bozma kararı verildiği anlaşılmakla, alacaklının karar düzeltme talebinin kabulünün gerektiği-
Borçlunun adresine Tebligat Kanunun 10. maddesine göre tebliğ edilen bir tebligat olmadan doğrudan satış ilanının muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu- İİK.127 maddesinde satış ilanının taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı ilgililere nasıl tebliğ edileceğini düzenlediği; bu düzenlemenin borçluyu kapsamadığı- Satış ilanı tebliğ edilememesi halinde ihalenin feshi şikâyet süresinin hükmü ıttıla tarihinden başlayacağı, bu sürenin ihaleden itibaren bir seneyi geçemeyeceği- Şikayetçi tüm tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürdüğünden usulsüz tebligat ile şikâyetçinin ihaleye muttali olduğu ve bu tarihten itibaren şikâyet süresinin başladığı-
Şikayetçinin icra mahkemesine başvurusunun; iflas idaresinin değil, iflas müdürlüğünün işlemine karşı şikayet olup, İİK'nin 363/1. ve İİK'nin 365/1. maddeleri kapsamında yer almadığı, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi'nce istinaf isteminin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, şikayet konusu işlem yanılgılı değerlendirilerek, mahkeme kararının kesin olduğu gerekçesi ile istinaf isteminin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK.'nun 297. maddesinde öngörülen takip yasağının "icra ve iflas takiplerinin başlatılmaması" değil, "başlatılıp yürütülmemesi", örn;ödeme emri gönderilmemesi olarak anlaşılmasının mümkün olmadığı- Her halükarda eğer geçici mühlet kararından sonra takip başlatılmış ve borçluya ödeme emri gönderilmiş ise, bu takibin geçici mühlet kararını veren asliye ticaret mahkemesi nezdinde (süresiz) şikayet yoluyla iptal edilebileceği-