Şikayetçi alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; davalı 3. kişi tarafından icra dosyasına tehiri icra talebi için yatırılan teminatın kendisine ödenmesi talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğünün kararının iptalini talep ettiği görülmüş olup, kararın İİK'nun 363. maddesi uyarınca temyizi kabil olduğu-
Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesinin mümkün olduğu, bu olanağı kullanmayanların, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemeyeceği- Borçlu kendisine yapılan tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin bir iddianın ileri sürmediğinden, KDV oranının satış ilanında %18 olarak gösterildiğini satış ilanı tebliği ile öğrendiği halde, bu tarihten itibaren İİK'nun 16. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine başvurarak şikayet konusu yapmadığından, borçlunun aynı nedene dayanarak ihalenin feshini talep edemeyeceği-  KDV oranında işlem tarihi itibari ile fiili durum dikkate alınacağından, fiilen ofis olarak kullanıldığı tespir edilen taşınmazın, KDV oranının satış ilanında %18 olarak belirtilmesinde usulsüzlük bulunmadığı-
Şikayete konu haciz işlemi, borçlunun, şikayetçi nezdinde bulunan teminatlarının haczine ilişkin olup, şikayetçi idarenin, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında aldığı teminatlara haciz konulması halinde, anılan Kanunlara aykırı olan bu işlemin iptali için icra mahkemesine süresiz olarak şikayet yoluna başvurmasında hukuki yararı olduğunun kabulü gerekeceği-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun ileri sürülmesi, "şikayet" niteliğinde olup, İİK'nun 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmasının zorunlu olduğu-
Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekeceği-
KDV'ye ilişkin uyuşmazlığın çözümü, özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmekte olup, mahkemece, gerektiğinde şikayete konu taşınmaz üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği-
Takip tarihi ile şikayet tarihinin aynı tarihli olması gözönünde bulundurularak, hangisinin daha önceki zaman dilimine ait olduğunun tespit edilmesi gerekeceği, o halde, mahkemece, takibin başlatılma zamanı ile şikayet yoluna başvurulma zamanının UYAP sistemi üzerinden araştırılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, usulüne uygun olarak birinci ve ikinci haciz ihbarnamesi düzenlenmeden, üçüncü haciz ihbarnamesi düzenlenemeyeceğinden veya düzenlenmiş olsa bile hükümsüz sayılacağından şikayetin kabulü ile haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin tebliğ memurunca, muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmeksizin doğrudan aynı konutta kalan dayısına tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğin, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı, bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Alacaklının, borçlunun üçüncü kişi nezdindeki alacaklarının haczini İİK 89. maddesi kapsamında haciz ihbarnamesi ile talep edebileceği gibi, üçüncü kişiye haciz müzekkeresi çıkarılmasını da talep edebileceği- Haciz ihbarnamesinden (İİK. mad. 89) farklı olarak, haciz yazısına cevap verilmemesi halinde 3. kişinin zimmetinde sayılan bir alacağın olmadığı-  Şikayetçinin haciz müzekkeresinin iptalini istemesinde hukuki yararının bulunmadığı-