Yabancı para borcunun faizinde, 3095 Sayılı Yasa'nın 4/a maddesi gereğince, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizin esas alınması gerektiği-
HUMK. mad. 443/4. (HMK. mad. 367/2.) gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyeceği- Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hükümlerde aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekeceği, bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmeyeceği- Bu durumda, takip tarihinde ilamın henüz kesinleşmemiş olduğu göz önünde bulundurularak şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
4562 s. OSB Kanunu mad. 16/son uyarınca yönetim kurulunun ilam niteliğinde sayılacak kararlarının sadece Yönetim Aidatı ile sınırlandırılmış olduğu-  Alınan kararda yönetim aidatının likit olarak gösterilmemesi halinde, kararın bu haliyle ilamlı takibe konu edilemeyeceği-
22.05.2015 tarihli haciz işlemi sırasında, şikayetçi borçlunun haciz mahallinde bulunmadığı, haciz işleminin şikayetçinin yokluğunda yapıldığı, haciz mahallinde asıl borçlunun hazır olduğu, dolayısıyla şikayetçinin o tarihte haczi öğrendiğinin kabulü mümkün olmadığı gibi, daha önce öğrendiğine dair bir bilgi ve belgenin de dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin icra mahkemesine 01.06.2015 tarihinde yaptığı başvurunun, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği-
Şikayetçilerin Sulh Hukuk Mahkemesine başvuruları; ortaklığın giderilmesi davasından bağımsız olarak tesis edilen satış memurluğunun işlemi ile ilgili şikayet niteliğinde olduğundan; mahkemece, şikayet başvurusunun, ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyasından ayrı bir esasa kaydedilerek görülmesi gerekeceği-
Şikayet dilekçesinin HMK’nun 119. maddesinde yazılı şartları taşımasının zorunlu olmadığı, bu itibarla şikayet konusu icra dosyasının yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş olmasının sonuca etkisinin olmadığı, mahkemece şikayetçiye, doğru dosya numarasını bildirmek üzere süre verilip, asıl şikayet konusu dosya incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
HMK. mad. 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu mad. 41, Tebligat Kanunu mad. 11 gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğu, anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlayacağı, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemlerinin yapılacağı- Ne var ki, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunmasının asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmayacağı- Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliğinin zorunlu olduğu-
Borçlu icra mahkemesine başvurusunda ise, icra müdürlüğünün ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, araçların kamu hizmetlerine özgülenmiş araçlar olduğundan hacizlerinin mümkün olmadığını belirterek hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, o halde, mahkemece, borçlu Belediye Başkanlığı'nın hacizlerin kaldırılması talebi hakkında işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, icra müdürlüğünün takdir hakkının bulunmadığı gerekçesi ile eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar, mahkemece, borçlunun başvurusu borca itiraz olarak nitelendirilerek, ilamsız takipte tüm itirazların icra dairesine yapılması gerektiğine ve borçlunun icra müdürlüğüne itirazı sonucu takibin durduğundan bahisle icra mahkemesine başvurusunda hukuki yararı bulunmadığına hükmedilmiş ise de, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun ödeme emrinin iptali ile birlikte ödeme emri tebliğ işleminin düzeltilmesi talebine ilişkin olup İİK'nun 58/2. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olduğu-
Mahkemece şikayetin mahiyetine göre usulüne uygun olarak duruşma açılıp, Katma Değer Vergisi Kanunu'ndaki yasal düzenlemeler gözetilerek, ihalesi yapılan menkul malların katma değer vergisine esas niteliğinin ve fiili durumunun belirlenmesi, öte yandan, ihale konusu menkul mallar hakkında uygulanacak katma değer vergisi oranının ilgili kurumlardan sorulması, gerektiğinde araç üzerinde keşif yapılarak aracın fiili durumu konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-