Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takipte, takibe dayanak yapılan ...............Ticaret Mahkemesi'nin 05.04.2011 tarih, ....... E-...... K. sayılı ilamının 1-b maddesinde, "...(1000 lot) B. Yapı A.Ş. ile (500 lot) K. Elektrik A.Ş hisse senedinin dava tarihinden itibaren kazanılmış ve kazanılacak hakları ile davalı tarafından davacılara aynen iade ve teslimine” hükmedildiği, ilamın bu haliyle hisse senetlerinin teslimi yönünden infaz kabiliyeti içermekte ise de; hisse senetlerinin dava tarihinden itibaren kazanılmış ve kazanılacak hakları ibaresi likit bir alacak içermediği, bu hakların likit olarak miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden ilamın bu kısmının infaz kabiliyetinib bulunmadığı-
Mahkemece, ilgili “ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin yapıldığı dosyalar” getirtilerek aynı borcun tahsili için şikayete konu işlemin yapıldığı takiple birlikte açıldıklarının tespiti halinde; borçlunun, icra müdürülüğünce reddedilen ve şikayete konu edilen dosya kapak hesabı yapılması talebi dikkate alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hükme elverişli ve Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçiler, takibe konu borç nedeni ile murislerinden intikal edecek taşınmazın satışı ile karşılaşma tehdidi altında bulunduklarından, şikayetçilerin, anılan konuda icra mahkemesine yaptıkları başvuruda hukuki yararlarının ve husumet ehliyetlerinin bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Cevap dilekçesinde ve bilirkişi raporuna karşı sunulan itirazlarda talep edilen bankalardan da mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranlarının sorularak bilirkişi incelemesi yapılıp sonuca gidilmesi gerektiği-
Takip borçlusunun, alacaklı ile dava dışı kişi arasındaki taahhütnameye dayanarak takibin feragat nedeniyle iptalini istemekte, taahhütte kendisi taraf olarak yer almasa bile, takibin tarafı olduğundan hukuki yararının bulunduğu- Feragatin şarta bağlı olması (ve şartın gerçekleşmesi nedeniyle) davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
3. kişi 89/1 haciz ihbarnamesine yasal süresi içinde itiraz etmiş bulunmakla, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş bir alacak bulunmadığından, icra müdürlüğünün “ ..... borçlunun hesabında bulunan ... USD ve ..TL’nin dosyamıza yatırılması rica olunur” şeklindeki muhtıra gönderilemeyeceği, buna rağmen tebliğe çıkartılan bila tarihli ödeme muhtırası iptali isteminin, bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğu-
Alacaklı cirantanın taraf olmadığı menfi tespit davasında verilen tedbir kararının alacaklıyı bağlamayacağı, ayrıca senedin hangi tarihte ciro edildiği de belli olmadığından, bu sebeple takibin durdurulmasına ilişkin icra müdürlüğü kararının iptali isteminin kabulü gerekeceği-
Söz konusu haciz için, şikayet tarihi itibariyle, İİK'nun 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin halen dolmadığının anlaşıldığı, şikayetçi borçlu tarafından, 07.07.2015 tarihli haczin, 02.03.2016 tarihli kıymet takdir raporu tebliğinden önce öğrenildiğine ilişkin bir belgenin dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, 09.03.2016 tarihli şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesinin mümkün olduğu, bu olanağı kullanmayanların, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemeyeceği- Borçlu adına çıkarılan kıymet takdiri raporuna ilişkin tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 16.maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde yapıldığı, satış ilanına ilişkin tebligatın ise bizzat borçluya tebliğ edildiği ve usulüne uygun olduğu, usulsüz dahi olsa borçlunun satış ilanı tebliği ile kıymet takdirine de muttali olduğu, icra mahkemesince, başkaca fesih nedeni de olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Takip konusu alacağın, kredi kartı sözleşmesine ve kat ihtarnamesine dayalı olduğu fakat anılan ihtarnamenin keşide ve tebliğ edilerek borcun muaccel hale getirilip getirilmediğinin ve muaccel olma zamanının önem arz ettiği, çünkü Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen geçici 16. maddenin yürürlük tarihi olan 01.11.2005 tarihinden önce borcun muaccel hale getirilmesi halinde Fon lehine getirilen zamanaşımı düzenlemesinin uygulanma olanağı bulunmadığından zamanaşımının yirmi yıl olduğunun kabulünün mümkün olmayacağı, o halde, mahkemece; anılan hesap kat ihtarnamesinin borçluya hangi tarihte tebliğ edildiği araştırılarak, tespit edilecek tarihe göre alacağın tabi olacağı zamanaşımı süresinin belirlenmesi ve ihtarname tarihinden takip tarihine kadar geçen sürede, söz konusu zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-