Uyuşmazlık; davacının iptal edilen uyuşmazlık konusu çalışmalarının gerçek ve fiili olup olmadığının tespiti amacıyla mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre Özel Daire bozma kararında belirtilen araştırmaların yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Uyuşmazlık; davacının yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelere ait borçlanmasının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi sayılmasına ilişkin Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilen somut olayda, 25.03.2014-31.03.2014 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesine tabi sigortalılığı bulunan ve 10.01.2014 tarihli ev kadınlığı sürelerine ilişkin borçlanma bedelini 27.06.2014 tarihinde ödeyen davacının yurt dışı borçlanmasının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Hizmet cetveline göre ihtilaf konusu çalışma dönemi içerisinde davacının dava dışı şirketlere ait işyerlerinde çalıştığına dair çalışma kaydı bulunduğu ve davacının "dava dışı işyerlerinde çalışmadığına" dair beyanı gözetildiğinde, yargılama sonucunda verilecek hükmün sözü edilen işverenlerin hak alanını etkileyebileceği anlaşıldığından, davacıya dava dışı şirkete HMK 124 uyarınca husumet yöneltilmesi için süre verilerek davaya katılımları sağlandıktan sonra dava dışı işyerlerindeki çalışmaların iptali gerçekleşmeden çalışmanın kesintisiz olduğunun kabul edilemeyeceği gözetilmek suretiyle bahsi geçen işverenler tarafından sunulacak delillerin toplanması gerektiği- "Davacının bilgisi dâhilinde olmayan bildirimler nedeniyle dava dışı işverenlerin davaya katılmasının sağlanmasına gerek olmadığı, ayrıca davacının "adına bildirim yapan dava dışı işverenlerde çalışmadığını" beyan etmesine rağmen, talebini aşarak bu işverenlere husumet yöneltmesi için zorlanamayacağı, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlık; somut olay yönünden Türkiye’de 21.08.2015 tarihinde 5510 sayılı Kanun 4/1-a maddesi kapsamında hizmeti bulunan davacının 3201 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca borçlanma süresi olan 5825 günün bu tarihten geriye doğru gidilmek suretiyle sigortalılık sürelerinin belirlenerek buna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Uyuşmazlık; davalı şirketin kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan ve 11.12.1996-31.01.2015 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi) kapsamında davalı şirkete ait işyerinden sigortalılık bildirimi yapılan ancak daha sonra bu bildirimleri davalı Kurumca iptal edilen davacının sigortalılık statüsünün tespiti konusunda Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre bozma kararında belirtilen araştırmaların yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
İşveren tarafından 24.04.2000-03.05.2000 tarihleri arasında davacı adına hizmet bildirimi yapıldığı, işçi-davacının tespitini talep ettiği ve uyuşmazlık konusunu oluşturan 01.04.1999-23.04.2000 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin davalı işverence bildirim yapılmadığı, bildirim öncesi çalışma süresi bakımından 24.04.2000-03.05.2000 tarihleri arasındaki çalışma döneminin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerektiği ancak eldeki davanın 05.11.2020 tarihinde açıldığı gözetildiğinde uyuşmazlık konusu 01.04.1999-23.04.2000 tarihleri arasındaki bildirim öncesi çalışma dönemi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği- "Davacının 24.04.2000-03.05.2000 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetleri nedeniyle dava konusu dönem ile birlikte birleşen blok çalışmalarının bulunması hâlinde davanın yasal dayanağını oluşturan ve 5510 s. K. m. 86 ile koşut düzenleme içeren 506 s. K. m 79da düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğundan söz edilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK tarafından benimsenmediği-
DMD/kas erimesi teşhisi sebebiyle tedavi gören davacının yaşayabilmesi için translarna isimli ilacın kullanımının için gerekli olduğu, söz konusu ilacın kullanılmasının hayati önem arz etmesi sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaç bedelinin ödenmesinin uygun olmadığına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Sigortalıya ilişkin koşulların sigortalının ölüm tarihinde; hak sahibine ilişkin koşulların ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının eşinin 01.10.2008 tarihinden sonra vefat ettiği, babasından dolayı ölüm aylığı alma açısından hakkı doğuran olayın eşin vefatı olduğu ve babasından dolayı hak sahibi sıfatını eşinin ölümü ile kazandığı, bu nedenle eşinin ölüm tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken 5510 sayılı Kanun'un 34 ve 54 üncü maddelerindeki düzenlemelere göre davacıya hem eşinden hem de babasından dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanması mümkün olmayıp davacının çift aylığa hak kazanmasına olanak bulunmadığı-
Sigortalıya ilişkin koşulların sigortalının ölüm tarihinde; hak sahibine ilişkin koşulların ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının eşinin 01.10.2008 tarihinden sonra vefat ettiği, babasından dolayı ölüm aylığı alma açısından hakkı doğuran olayın eşin vefatı olduğu ve babasından dolayı hak sahibi sıfatını eşinin ölümü ile kazandığı, bu nedenle eşinin ölüm tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken 5510 sayılı Kanun'un 34 ve 54 üncü maddelerindeki düzenlemelere göre davacıya hem eşinden hem de babasından dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanması mümkün olmayıp davacının çift aylığa hak kazanmasına olanak bulunmadığına-
Bir olayın iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olduğu; bunların ise olaya maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması ve olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi olduğu-