HGK. 09.05.2019 T. E: 2015/10-2872 , K: 545-
Ev hizmetinde çalışan kişinin işçilik alacaklarına ilişkin açtığı davada görevli mahkeme- Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun geri çevirme kararı sonrasında ancak henüz mahkemece verilen direnme kararı Hukuk Genel Kurulunca incelenip sonuçlandırılmadan dosya üzerinden ek karar verilmek suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği- Yargıtay Özel Dairesinin merci tayinine ilişkin kararına karşı direnme yolunun kapalı bulunduğu (HUMK. mad. 25 "5236 sayılı Kanunla değişiklikten önceki metin")-
İş kazalarında işverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlığın etkisinin bulunup bulunmadığını irdelemek daha belirgin iken; "meslek hastalığı"nın, iş kazasında olduğu gibi aniden veya çok kısa bir zaman içerisinde ortaya çıkmadığı; işin niteliğinden dolayı sürekli tekrarlanan bir sebeple veya yürütüm şartları yüzünden yavaş yavaş meydana geldiği-  Sigortalıda meslek hastalığının ortaya çıkması hâlinde işverenin mevzuatta belirtilen yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin, gerekli özeni gösterip göstermediğinin ve kaçınılmazlığın etkisinin titizlikle araştırılarak ortaya konulması gerektiği-İşverenin meslek hastalığının meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu kabul eden bilirkişi raporu, 5510 sayılı Kanun’un 21/1’inci maddesinin son cümlesi uyarınca kaçınılmazlık ilkesi değerlendirilmeden düzenlendiğinden, mahkemece mahallinde keşif yapılarak sigortalıda meydana gelen meslek hastalığının vuku bulduğu iş kolunda işçi sağlığı ve iş güvenliğinde uzman bilirkişilerle ortopedi alanında uzman hekim bilirkişilerden rapor aldırılarak işyeri koşulları, işin niteliği ve yürütüm şartları, sigortalının gerçekleşen çalışmalarının meslek hastalığına etkisi, sigortalının ve işverenin kusuru ile kaçınılmazlık ilkesi ayrıntılı bir şekilde irdelenerek, karar verilmesi gerektiği- "Somut olayda kaçınılmazlık olgusunun gerçekleşmediği, davalı şirketin son teknolojiden yararlanmadığı, sigortalıda bazı arazlar saptandığı hâlde gerekli rotasyonu yapmadığı, meslek hastalığından kaynaklanan arızaların işveren tarafından gerekli önlemlerin alınması hâlinde önlenebilir ve giderilebilir bulunduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, bu nedenlerle direnme kararının onanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacının  yurt dışında  ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra 18 yaşını ikmal ettiği 01.01.1989 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verildiği, ancak 3201 sayılı Kanun'un 5754 ve 6552 sayılı Kanunlar ile değişik 5. maddesi uyarınca davacının sigortalılık başlangıcının 5510 sayılı Kanunun 4/1. maddesinin hangi bendi kapsamında değerlendirileceği konusunda bir inceleme yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece davacının Türkiye’de sigortalılığı olup olmadığı araştırılarak, davacının sigortalılık başlangıcının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında mı yoksa 4/1-b maddesi kapsamında mı değerlendirilmesi gerektiği belirlendikten sonra ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-"Davacının son olarak 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında çalışmasının olduğu, bu çalışmasından sonra borçlanma talebinde bulunduğu ve borçlanmasının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Yurtdışında ilk defa çalışmaya başlayanların bu çalışmalarının ilgili sözleşme kapsamında Türkiye'de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesinin 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma yapma şartına bağlanmış olduğu-
5510 s. Kanun madde 60/1 (a) kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların, zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanacağı; bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılacağı- Lise ve dengi öğrenim görülmesi sebebiyle bakmakla yükümlü olunan kişi veya hak sahibi sıfatıyla sağlık hizmetinden yararlandırılan çocukların, 20 yaşını dolduracakları tarihi aşmamak kaydıyla bu öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren 120 gün süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri; 4/1 (a) bendi kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş Kanununun 56 ncı ve 74 üncü maddeleri ile diğer iş kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam edeceği- 5510 sayılı yasanın 67. maddesinde genel sağlık sigortasından yararlanma şartları bu şekilde belirtilmiş ise de, eldeki davada davalının bu çerçevede prim ödemesi bulunmasa dahi anılan yasanın 60. maddesinin -g- bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayıldığı belirgin olup, davalının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borcunu bilemeyeceğinden, prim borcunun varlığı nedeniyle yersiz sağlık giderlerinden de sorumlu tutulamayacağı- Mahkemenin fiili birlikteliğe yönelik tespiti ve yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının davacıdan tahsili yönündeki kararı doğru ise de, 20.03.2010-06.01.2014 dönemi bakımından yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden, 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderleri anılan Kanunun geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceği; 31.01.2012 tarihinden sonra yapılan sağlık giderlerinin davalının 5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayıldığından ve 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olduğu gözönüne alındığında, belirtilen giderler genel sağlık sigortalısı sayılan hak sahibinden talep edilemeyeceği-
Bağ-Kur sigortalılığının iptali, belirtilen süreye ilişkin prim borcu bulunmadığının tespiti ve bu tarihler arasındaki SSK'lı çalışmaların geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkin davada, mahkemece, davalı Kurum'dan davacının sigortalılığının -6645 sayılı Yasa'nın 56. maddesi ile- 5510 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 63. madde kapsamına girip girmediği ve durdurulması gereken tarih sorularak ihtilaf konusu dönemde davacının 1479 sayıı Yasa (5510 sayılı Yasa'nın 4/1-b maddesi) ve 506 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a maddesi) kapsamındaki sigortalılık süreleri belirlenerek, varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Tespit istemine ilişkin açılan davada, öncelikle Kuruma yazı yazılarak davacı hakkında Geçici 54. maddenin uygulanıp uygulanmadığı, anılan düzenlemeden yararlandırılmış ise davacının sigortalılık süresi ile aylığı konusunda ne şekilde işlem gerçekleştirildiğinin açıklıkla belirlenmesi, sonrasında ve gerektiğinde, yöntemince inceleme ve araştırma yapılarak ilgili oda kaydında sahtecilik/tahrifat söz konusu olup olmadığı, kaydın geçerli kabul edilip edilmeyeceği ortaya konularak buradan hareketle, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun var olup olmadığı irdelenip 1479 sayılı Kanunun 24. maddesi kapsamında uyuşmazlık konusu dönemde sigortalılık durumunun netleştirilmesi, bu Kanunun 79. maddesi gereğince isteğe bağlı sigortalılık değerlendirmesinin, prim ödemesinin gerçekleştirildiği 28.01.1992 tarihinden itibaren ve karşıladığı süre kadar yapılabileceğinin dikkate alınması, tahsis istemi yönünden de anılan Kanunun Geçici 10/C maddesi çerçevesinde irdeleme yapılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
10. HD. 28.04.2016 T. E: 4570, K: 6948-
Kurum işleminin iptali ile geri alım (istirdat) istemi-