Takip belgeye dayandığı halde, borçluya sadece ödeme emri gönderildiği ve takibe dayanak belgenin eklenmediği göz önünde bulundurularak, bu yöne ilişkin şikayetin kabulü gerektiği-
Takip talebi ve ödeme emrinin İİK'nun 58 ve İİK'nun 61. maddesine uygun olduğu-
Yeni ödeme emrinin tebliği ile birlikte borçluların borca ve imzaya itiraz hakkının yeniden doğacağı-
İtirazın iptali davasına bakan mahkemece; "takip talebinde borcun sebebinin belirtilmediği, herhangi bir dayanak belgenin takibe eklenmediği, davalı tarafa takip konusu ile ilgili ödeme emri ekinde bir belge tebliğ edilmediği, davalı borçlunun bu nedenle takibe itirazında haklı olduğu" belirtilerek, itirazın iptaline davasının reddine karar verilemeyeceği, mahkemece işin esasına girilerek davacının ve davalının karşı delilleri toplanarak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Alacak senede dayanmıyorsa, borcun sebebinin ödeme emrinde de gösterilmesi gerekeceği-
İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (Joint Venture’nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyetinin de olmadığı- Adi ortaklık hakkında çıkartılan ödeme emrinin hukuken geçerliliği bulunmadığı- Adi ortaklık adına gönderilen tebligat esas alınarak, kendisine gönderilen bir ödeme emrine bulunmayan şirket yönünden takibin kesinleştiğinden söz edilemeyeceği-
Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, TMK.nun 453, 462/7; TMK.nun 359, 455.maddelerindeki istisnai durumların varlığı iddia ve ispat edilmediğine göre, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından, İİK.nun 61. maddesi kapsamında çıkarılan ödeme emrinin vasiye tebliğinin zorunlu olduğu, bu hususun, kamu düzenine ilişkin olup, her zaman ileri sürülebileceği-
Borçlu hakkındaki kısıtlama kararı, TMK'nun 410/3. maddesinde özel olarak düzenlenen ayırt etme gücü ile ilgili olmayıp, aynı Kanun'un 406. maddesi gereğince borçlunun savurganlığı nedeniyle verilen bir kısıtlama kararı olduğundan ve kısıtlama kararının tarihi, kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten sonra olduğundan, kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte, borçlunun borçlanma ehliyeti olmadığından söz edilemeyeceği- Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından, İİK.nun 61. maddesi kapsamında çıkarılan ödeme emrinin vasiye tebliği zorunlu olduğu, bu durumda takip tarihi itibariyle kısıtlanan borçluya ödeme emri tebliği hukuki sonuç doğurmayacağı; mahkemece, kısıtlı adına düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği -
Takip dayanağı olan fatura, takip talebine eklenilmiş olduğu gibi bu belgenin İİK. mad. 61/1 uyarınca ödeme emri ekinde borçluya tebliğ edildiği, bu nedenle mahkemece ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekir iken takibin iptaline de karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK.nun 61. maddesi kapsamında çıkarılan ödeme emrinin vasiye tebliğinin zorunlu olduğu- Mahkemece, kısıtlıya yapılan ödeme emri tebliği işleminin iptaline ve takip henüz kesinleşmediğinden hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği -