Takip yapılan ve ödeme emri gönderilen borçlu şirket ile itiraz dilekçesini sunan şirket iki farklı tüzel kişilik olduğundan, üçüncü kişi vekilinin yaptığı itirazın borçlu yönünden hukukî sonuç doğurmayacağı- Borçlu şirket ile itiraz dilekçesini sunan üçüncü kişi şirketin vekillerinin aynı olmasının da itiraz dilekçesine geçerlilik kazandırmayacağı, icra dairesince takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
Bilirkişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olsa da,  ilgiliye gönderilen ödeme emrine ilişkin tebligat "bilirkişilik sıfatı" nedeniyle yapılmadığından ve PTT'nin yazısında; "şikayetçi hakkında oluşturulan e-tebligat adresinin bilirkişilik mesleğinden dolayı iletilecek tebligatları almaya elverişli hale getirildiğinin, ancak şahsi tebligatları almaya ilişkin kullanım şeklinin aktif edilmediğinin" bildirildiği görüldüğünden, ödeme emri tebliğinin e-tebligat olarak yapılamayacağı-
Takip bir belgeye dayanıyor ise, belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesinin zorunlu olduğu-
İmtina etmesi nedeniyle imzası alınmamış olsa da, haciz tutanağına göre haciz mahallinde bulunduğu anlaşılan borçlunun haciz tarihi itibariyle, icra takibinden haberdar olduğu ve bu tarihten itibaren yedi gün içinde "ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna" ilişkin şikayetini yapması gerektiği-
Tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevi yüklemiş olup "muhatabın çarşıda olduğu" yönündeki komşu beyanından, hayatın olağan akışına göre aynı gün eve döneceği anlaşıldığından, bu konuda araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı ve bu hali ile tebligatın usulüne uygun olduğu-
492 s. Harçlar Kanunu'na göre; ödeme, ödeme ve icra emrinin tebliğinden sonra, fakat hacizden önce yapılmışsa; ödenen paralardan %4,55 tahsil harcı alındığı, bu durumda; ödemenin, ödeme emrinin tebliğinden sonra fakat hacizden önce yapıldığı dikkate alınarak, borçludan takip safhasına göre, %4,55 oranında tahsil harcı alınması gerekirken, %9,10 oranında tahsil harcı alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İlamsız takipte dayanak olarak ilamın gösterildiğinden ve bu ilam takip talebine eklenerek takibe geçildiğinden, şikayete konu ödeme emrinin anılan ilamda bulunana borçlu vekiline tebliğinin usul ve yasaya uygun olduğu-
İlam niteliğindeki belge icra dairesine verilmeden borçluya icra emri tebliğ edilmesinin kanuna aykırı olduğu ve bu durumda "icra emrinin iptaline" karar verilmesi gerektiği-
Takip talebi ile takip borçlusuna çıkarılan ödeme emrinin içerik olarak birbirinden farklı olduğundan, geçerli bir ilamsız icra takibinin varlığından söz edilemeyeceği ve geçerli bir takip bulunmadığından, itirazın iptali davasının da dava şartı yokluğundan reddi gerektiği-
Takip bir belgeye dayanıyor ise, onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesi zorunlu olduğu- "Alt kiracılık ilişkisinden kaynaklanan kira ve ortak gider borcuna” ilişkin icra takibinde, alacağın belgeye dayanmadığı, icra dosyasına da takibe konu alacağa ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediği ve bu nedenle borçluya tebliğ edilen ödeme emri ekinde gönderilecek bir belgenin bulunmadığı anlaşıldığından, ödeme emrinin iptaline ilişkin şikayetin reddi gerektiği-