Rekabet Kanuna ve Rekabet Kurulunca çıkartılan tebliğin “Rekabet Etmeme Yükümlülüğü” başlıklı 5.maddesinin “e” bendinde rekabet etmeme yükümlülüğü yeniden düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre, tebliğin yürürlüğe girdiği tarihte, anlaşmadaki rekabet etmeme yükümlülüğünün kalan süresi 5 yıl ve daha kısa ise, anlaşma bu kalan süre boyunca geçerli olacağından teşebbüsün herhangi bir değişiklik yapmasına gerek bulunmayacağı-
Özel Dairece kök ve ek bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu gerekçesi ile yerel mahkeme kararı bozulmuş ise de sözkonusu bilirkişi raporlarında hesaplamaya başlangıç alınan tarihlerin farklı olduğu, kök raporun üyelik tarihinden itibaren hesaplama yapmasına rağmen, ek raporda davacı hakkında kesinleşen (ilk ihraç kararının iptaline ilişkin) davadaki hesaplama tarih ve miktarının esas alındığı, dolayısıyla davacının borç miktarlarının iki rapor arasında bu nedenle farklılık gösterdiği, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmadığı anlaşıldığından hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca davacının ihtara konu miktarda borcu bulunmadığı gerekçeli kararının kabulünün gerekeceği-
Davalı kooperatifin A. 2.Noterliğinin 23.12.2004 tarih ve 23176 yevmiye numarasıyla onaylı 2005 yılı yevmiye defterinin 31.12.2005 tarih 155 yevmiye numaralı kapanış maddesinde (131.03 Sencer Serter) hesabında 11.899,43 YTL. (335.01 Sencer Serter Hesabında 600,00 YTL. kayıtlı olduğu ve davacı kooperatifin 31.12.2005 tarihine kadar yaptığı genel giderlerin 30.271,70 YTL. olduğu, 39 üye kapasiteli olduğu belirtilen kooperatifin her üyesine bu genel giderden (30.270,70/39)=776,17 YTL. isabet ettiği ve tespitlere göre davacının davalı kooperatiften (11.899,43)-(600,00 +776,17)10.523,26 YTL. alacaklı olduğu şeklinde hesaplama yapılmış; böylece davacı/alacaklının payına düşen genel gider payının hesaplanıp ödenecek miktardan düşüldüğüne ilişkin kararın doğru olduğu-
Dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin olup, kooperatif ile ortağı arasındaki davalarda, davacı üyenin davacı sıfatının yani aktif husumet ehliyetinin yargılamanın sonuna kadar devam ediyor olması gerekli olup bu hususun, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden somut olayda, davalı vekilince davacının üyeliğini devredeceğini söylediği, ancak buna ilişkin belgeleri sunmadığı belirtilmiş, daha sonra da davacının 02.04.2008 tarihinde üyeliği üçüncü kişiye devrettiğine dair noter sözleşmesi dosyaya sunulmuştur ve bu durumda, mahkemece davada davacı sıfatının devam edip etmediği araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulmasının gerekeceği-
Kooperatif eski yöneticilerinin neden olduğu zararların tazmini istemine ilişkin bir dava açılabilmesi için, Kooperatif Genel Kurulunun davanın açılması yönünde bir karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerekeceği-
Davalı-alacaklının tacir olup buradan doğan alacak ve fer'ilerinin gerçek miktarını bilip buna göre icra takibine geçmesi gerekeceği, kaldı ki icra takibi avukat tarafından yapılmış olup, vekilin de mesleği gereği bunu bilmesi gerekeceği, bu nedenle, borcun tamamı ödendiği halde davacıya ait evin davalı tarafından satışında davalının kusurlu olduğu-
Davacı Şirket adına eldeki davayı açan, aynı zamanda bu Şirketin yetkili temsilcisi ve müdürü olup, davalı ile akdedilen sözleşmeyi imzalayan Ö. Çalışkan’ın, bu sıfatla ve temsilcisi olduğu Şirket adına acente sözleşmesini yaptığı; dolayısıyla davacı Şirketin, dava konusu hakkın sahibi ve davacı sıfatını haiz bulunduğunun kabulü gerekeceği-
OSB’lerin kuruluşu aşamasında kendilerine parsel tahsisi ya da satışı yapılmayanların katılımcı durumunda olmadıkları, maliki bulundukları parselde üretimde bulunan ve Kanunun amacına uygun faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerin de Kanundaki katılımcı tanımı değişikliğinin yürürlüğe girdiği 10.11.2008 tarihinden itibaren katılımcı durumuna geldikleri (sıfatını kazandıkları), bu nedenle OSB Kanununun 3. maddesindeki katılımcı tanımındaki değişikliğin yürürlüğe girdiği 10.11.2008 tarihinden önce davalı tarafın katılımcı sıfatı bulunmadığından, katılımcıların ödemekle yükümlü oldukları altyapı aidatlarından sorumlu tutulma olanağının bulunmayacağı-
Aidat borcu davalının üyelik sıfatından kaynaklanan bir borç olması nedeni ile bunun tahsili için açılacak davanın yönetim kurulu tarafından açılması gerekeceği, her ne kadar, dava açılırken davacı vekili dönemin kooperatif yönetim kurulu üyeleri R.C. ve M.Ö. tarafından kendisine verilmiş bir vekaletname ibraz etmişse de, yerleşik Yargıtay kararlarına göre, kooperatif adına ancak, dava tarihinde kooperatifi temsile yetkili yöneticiler tarafından vekaletname verilebileceği-
Davalıların kooperatif ortaklığından istifa etmeleri nedeniyle kooperatifçe ortakları için yaptırılan daireler üzerinde hakları kalmayıp, dairelerin kooperatife iadesi ile davalıların ancak ayrıldıkları yıl bilançosuna göre paylarına düşeni talep edebilecekleri-