Mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin açılan davada, ölüm tarihi itibariyle, murisin terekesinin borca batık olmasına rağmen, TMK. mad. 610/2'de açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçının, mirası reddedemeyeceği- Davanın kabulü yerine murisin BAĞKUR'dan almakta olduğu emekli maaşı nedeniyle mirasının borca batık olmadığının kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Ölümden sonra hesaba yatırılan aylıklar terekeye dahil olmadığından, yani murisin borcu kabul edilemeyeceğinden mirasçıların halefiyet yoluyla müteselsilen sorumluluğundan söz edilemeyeceği- Davacıların, sağlığında murisle ilişkileri bulunmadığı ve ondan ayrı yaşadığı anlaşılmış olup, murise ait bankamatik kartının da davacılarda bulunduğu davalı tarafından inandırıcı delillerle ortaya konulamadığından icra takibinin iptali davasının kabulü gerektiği- Sadece mirasçılık sıfatına dayanılarak davacıların çekilen yaşlılık aylıklarından sorumlu tutulamayacağı-
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerektiği; icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edileceği; aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekeceği -
Mirası reddinin iptali istemiyle açılan davada, mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için; terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlerin yapıldığının, mirası reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin kanıtlanması gerektiği- TMK. mad. 610/2'de zamanışımı ve hak düşürücü süre öngörülmediğinden mirasın reddinin iptali davasını açmak için herhangi bir sürenin olmadığı- Davalı mirasçıların terekeyi sahiplendiklerinin ileri sürülmesi nedeniyle davalıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından, TMK. mad. 610/2 uyarınca değerlendirme yapılması gerekirken, TMK. mad. 617'deki 6 aylık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- 
Mirasın hükmen reddinin tespiti isteğine ilişkin açılan davada, TMK. mad. 605 ve 610/2 dikkate alındığında muris İ.Ş.'in ölüm tarihi itibariyle terekesinin aktifi ve pasifi belirlenip, terekenin aktif değerinin pasifini karşılayıp karşılamadığı araştırılıp belirlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- 
Mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin açılan davada, ölüm tarihi itibariyle, murisin terekesinin borca batık olmasına rağmen; TMK. mad. 610/2'de açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemeyeceği- Davacının söz konusu borcu kendisine yönelik haciz tehditi ve baskısı altında ödediği dikkate alınarak, yapılan ödemenin tereke işlemlerine karışma olarak nitelendirilemeyeceği gözetilmeden, davacının terekeyi sahiplenme anlamına gelen işleri yaptığı ve bundan sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ve hukuk düzenince hakkın kötüye kullanılmasının korunamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
Murisin yasal mirasçıları mirası reddetmedikleri sürece basit bir başvuru işlemiyle iptal edilmeyen (murise ait) abonelik üzerinden tüketilen enerji bedelinden kullanıcı olup olmadıklarına bakılmaksızın abonelikten kaynaklanan borçtan sorumlu olacakları; bu durumda davalıların sorumlu olduğu miktarın tespit ettirilip, icra dosyasında ödenen kısım yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, TMK'nun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin olduğu, bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmadığı- Murisin ödemeden aczinin ölüm tarihine göre belirleneceği- Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı tekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturacağı- Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu göstereceği(TMK m. 605/2)- Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen TMK'nun 610/2 maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine mâleden mirasçının, mirası reddedemeyeceği-
Davanın, TMK'nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkin olduğu, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, mirası reddedilmiş sayılacağı (TMK m. 605/2)- Mirasçıların TMK'nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebileceği, TMK'nun 606. maddesinde belirtilen sürenin bu davada uygulanmayacağı- Davanın alacaklılara husumet yöneltilerek görüleceği, bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesi olduğu- Dava dilekçesi içeriğine göre davanın, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczinin tespiti isteğine ilişkin olduğu (TMK m. 605/2 )- Gerek 743 sayılı Medeni Kanun'da, gerekse 4721 sayılı TMK'nda bu tür uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesi'nin görevli olduğu konusunda bir düzenleme bulunmadığı- 23.12.1942 günlü ve 24/29 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'na göre, mirasın hükmen reddi davasında görevli mahkemenin borç miktarına göre belirleneceği, ancak, davanın açıldığı tarihten önce yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK ise asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemesi'nin görevli olup olmadığını tayin ve tespitte dava konusunun değeri ve miktarı ölçüsünü kaldırmış, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğunun hükme bağlandığı (HMK m./1)- Kanunda bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılacak terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin davalarda davanın değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesinin görevli olacağı-
Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve daha sonra aboneliğini iptal ettirmeyen abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, abonenin ölümünden sonra murise ait aboneliği sonlandırmayan veya mirası red etmemiş olan mirasçıların da murise ait aboneliğe ilişkin fatura borçlarından sorumlu olacakları, buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan mirasçıların abonelik sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kullanım bedelinden dolayı sorumluluğunun devam edeceği-