Yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin davada, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılmasına veya azaltılmasına karar verilebileceği-
Nafaka alacaklısının, evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluk nafakasının kaldırılması sebebi olduğu, nafakanın kaldırılması sebebi olan bir olayın boşanma davası sırasında gerçekleşmiş olması, yoksulluk nafakası tayinine engel olduğu-
“Asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunmasının” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği- Geçici işlerde çalışmanın yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmeyeceği-
Davalı kadının asgari ücretle bir işyerinde çalıştığı ve aldığı bu ücretin onu yoksulluktan kurtaracağı iddia edilmişse de; asgari ücret seviyesinde gelire sahip olmanın yoksulluk nafakası bağlanmasına engel teşkil etmeyeceği, davalının çalıştığı işin sabit ve güvenceli bir iş olmaması, davacının Büyükşehir Belediye Başkanlığı İtfaiye Daire Başkanlığında çalışıyor olması, maddi durumu itibariyle davalıya nazaran daha iyi bir durumda bulunması nedeniyle, davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceği; öte yandan nafakanın kaldırılması talebinde “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince, nafakanın indirilmesine hükmedilmesinin mümkün olduğu-
Dava açıldığı tarihte var olan alacakların hüküm altına alınması istenebileceği; dava tarihinden sonra doğacak haklar için (o davada) karar verilmesinin mümkün olmadığı- Tarafların "dava tarihi itibariyle" gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, iki dava tarihi arasındaki endeks artış oranları ve TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak nafakanın en azından ÜFE endeksi artışı oranında arttırılmasına karar verileceği-
Davacı boşandığı eşinin emekli maaşının bağlanmasını talep ettiği ve dava aile mahkemesince incelenerek karara bağlandığı fakat bu Uyuşmazlığın 5510 sayılı yasadan kaynaklandığı ve 5510 sayılı yasanın 101. maddesinde yasanın uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerince çözümleneceği-
Yoksulluk nafakası; ahlaki ve sosyal düşüncelere dayandığından, bilimsel öğretide evlilik birliği içinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu-
Nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması, taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerektiği-
Tarafların boşanmalarına esas yabancı mahkeme ilamında sadece tarafların boşanmalarına karar verilmiş, müşterek çocuklarla ilgili velayet düzenlemesi yapılmamış olup, mahkemece, velayetle ilgili bir düzenleme olmadan müşterek çocuklar yararına davacı lehine iştirak nafakası hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin davada tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranları ve hakkaniyet ilkesine uygun değerlendirme yapılması gerektiği-