Davalı vekili asıl davada taraf olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince asıl dava açısından "yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline" şeklinde hüküm verildiği ve kararın bir bütün olarak incelenmesinde hükmün tek davalı yönünden oluşturulduğu ancak yargılama giderlerinin "davalılardan tahsiline" şeklinde yazılmasının maddi hataya dayalı olduğu ve davalı vekili, asıl davaya yönelik temyiz itirazında bulunmuş ise de; davada taraf olmayanların hükmü temyiz etme hakkı kanunen mümkün olmadığından, asıl dava da taraf olmayan davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesinin gerektiği-Dosya içerisinde yer alan ve davalılar arasında imzalanan garantörlük sözleşmesi, kullanılan kredinin davalı şirket hesabına aktarılmış olması, kredi verildiği tarihte inşaatın tamamlanması seviyesi dikkate alındığında kullanılan kredinin bağlı kredi kapsamında olduğunun anlaşıldığı-Konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu; konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıl olduğu ve 6502 sayılı kanunun amacının "kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenleme niteliği olduğundan konutun teslim tarihinin revize edildiğine ilişkin davalı bankanın iddiasına göre muvafakatinin alınmamış olması satıcı şirketin beyanına itibar ederek revize edilen tarihi kabul eden tüketici aleyhine sonuç doğuramayacağı gibi teslim tarihinin revize edildiğine ilişkin bağlı kredi veren kuruluşa bilgilendirmeyi yapmak da davalı satıcı şirketinin yükümlülüğünde olduğu ve bu durumda kanunun amacına aykırı olarak bu bildirimin yapılmamasının davacı tüketici açısından aleyhe değerlendirilemeyeceği- Davalılar arasında yapılan garantörlük sözleşmesi gereğince de konutun teslim tarihinin 31.10.2017 olarak kabulüne ilişkin Yerel Mahkeme kararının yerinde olup bu durumda davanın kanunda öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığının anlaşıldığı-Bankanın sorumluluk süresini belirleyen bir düzenlemenin yok sayılarak belirsiz hale getirilemeyeceği, satıcı ile alıcı teslim tarihini ileri bir tarihe belirleyerek bankanın kanunen belirlenen sorumluluk süresini de belirsiz hale getirdiği, finansman kuruluşunun bankanın kanunda belirlenen bir yıllık süreden daha fazla sorumluluk altına girebilmesi için bu konuda kabulün olması gerektiği ve kabul olmadan hiçbir şekilde sorumluluk süresi uzatılamayacağından taşınmazın teslim tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre geçmesi nedeniyle davalı finans kuruluşunun bankanın sorumluluğuna gidemeyeceği, hak düşürücü süre nedeniyle davalı banka yönünden davanın reddi gerektiği düşüncesinin ayrıca karşı görüş olarak benimsendiği-

Taraflar arasındaki asıl davada itirazın iptali, birleşen davada sözleşmenin feshi - alacak - tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı vekili ile ...