Davacı banka ile borçlu arasında ilk kredi ilişkisinin 18.07.2007 tarihinde başladığı, 02.02.2010- 24.11.2011 ve 29.08.2014 tarihlerinde yeni kredi sözleşmeleri imzalanmış ise de bu sözleşmelerin kredi limitlerini artırmak amacı ile yapıldığı, davacı bankanın mevcut cari hesap kredilerine teminat olarak 18.07.2007-17.10.2008-02.01.2010-01.09.2014 ve 29.08.2014 tanzim tarihli senetleri aldığı, 23.11.2011 tarihinde kredi hesap bakiyesi sıfırlandıktan sonra 24.11.2011 tarihinde 350.000,00 TL kredi kullandığı, bu krediyi de 18.09 2014 de sıfırladığı ve hemen aynı gün 55.000,00 TL, 19.09.2014 tarihinde 77.500,00 TL, 26.09.2014 tarihinde 81.500,00 TL, 03.10.2014 tarihine kadar toplam 299.500,00 TL kredi kullandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kredi sözleşmelerinin önceki taahhüt ve sözleşme bağlantısı kuran bölümlerin boş bırakıldığından hukuken birbirlerinin devamı olarak kabul edilmemiş ise de borcun sıfırlandığı gün yeniden kredi çekilmesi ve kredi ilişkisinin hiç sekteye uğramadan devam etmiş olması gibi durumlar dikkate alındığında, her bir kredi sözleşmesinin fiilen birbirinin devamı olarak kabul edilmesi gerektiği, bu bağlamda kredi sözleşmesinin teminatı olarak senedin de önceden doğan borç ilişkisinin de teminatı olarak kabul edilmesi gerekeceği, mahkemece, 28.08.2014 tarihinde yapılmış olan tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığının kabulü ile işin esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-

Hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi'nin 21.05.2019 tarihli, 2016/13412 E- 2019/6446 K. sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili ta ...