İhtiyati hacze konu çekin, kambiyo senedi niteliğinde olmadığına ilişkin icra mahkemesi kararının Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından onandığı dikkate alındığında, ihtiyati hacze yapılan itirazın kabulü gerekeceği-
Bonoda birden fazla vade bulunması halinde senet kambiyo senedi vasfını yitireceği- İlk cironun senet lehtarınca yapılmaması halinde, ciro silsilesinde kopukluk olduğundan senedi takibe koyan davalı şirketin yetkili hamil olduğunun kabul edilemeyeceği-
Tahliye taahhüdü nedeniyle yapılan takibe itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi isteminde, HMK.daki hükümlerin açıkça bir yollama yapmadıkça İİK.da uygulanmayacağından yargılamanın duruşma açılmak suretiyle yapılması gerekeceği-
İhtiyati haczin icra takip işlemi olmadığı hususunun, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.02.2000 gün ve 2000/12-49 Esas 2000/94 Karar sayılı ilâmında açıkça ifade edildiği, bu nedenle ihtiyati tedbir kararında açıkça tedbirin ihtiyati hacizleri de kapsayacağı belirtilmediği sürece, icra takiplerinin durdurulması yönünde verilen tedbir kararının, ihtiyati haczin infazını engellemeyeceği-
İhtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenmesi dava ile elde edilecek sonuçların alınamamasına yol açabileceği- Aracın taşıt belgesinin bulunmamasına dayalı olarak açılan davada, davacının rücu talep ettiği miktarla sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz talebine dayanak sözleşmenin İstanbul’da imzalandığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı; taraflar arasında başka borç ilişkilerinin bulunması ya da bu sözleşmenin başka borç ilişkilerine istinaden düzenlenmesinin, söz konusu sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi bu yönde de bir iddia ileri sürülmemiş olduğundan İİK’nun 258.maddesindeki atıf nedeniyle aynı Kanunun 50.maddesine göre akdin yapıldığı yer mahkemesinin herhangi bir ek koşul aranmaksızın yetkili olduğu-
İhtiyati haciz talebinin dayanağı olan bononun tanzim tarihinden önce hacir altına alınmış bulunan yani fiil ehliyeti bulunmayan borçlu hakkında verilmiş bulunan ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerekeceği–
8. HD. 30.03.2017 T. E: 1246, K: 4767-
Tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığı ve tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağı- Tazminat davasının, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı ve somut olayda ise tazminatı gerektiren dava konusu olayla ilgili davalı hakkında ceza davası açılmış ve yapılan yargılama sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden dava, ceza zaman aşımına tabi olup, dava tarihi itibariyle henüz ceza zaman aşımı süresi dolmadığı için ilk derece mahkemesince esas incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın zaman aşımından reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İİK’nun 261. maddesinin ihtiyati haciz kararının infaz edilmesi gereken yeri belirlediği, icra takibi yönünden icra dairesinin yetkisinin anılan maddede belirlenmediği, yetki konusunda İİK’nun 50. maddesi atfı ile HMK’nun genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.