Mahkemece "talebe dayanak yapılan bononun, aleyhine istemde bulunulan bankaya ciro yoluyla devredilmediği sürece teminat bonosu olduğu" gerekçesiyle "talebin reddine" karar verilmiş ise de, dilekçe ekinde itiraz edilmeyen bono fotokopisinden lehdarın, diğer kişilerin ise avalist olduğunun anlaşıldığı, ayrıca bono metninden bononun teminat olarak verildiğine ilişkin bir açıklık bulunmadığı, hal böyle olmakla, yazılı gerekçeyle "talebin reddinin" isabetli görülmediği-
Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan yabancı uyruklu kişinin mensup olduğu devlet ile aramızda ikili adli yardım sözleşmesi bulunması halinde, o yabancı uyruklu kişinin teminat göstermeden, Türkiye’de bir Türk vatandaşı hakkında takip yapabileceği–
Aracı haciz konulduktan sonra satın alan şikayetçinin, "süresinde satış istenmemesi nedeniyle haczin düştüğü" gerekçesiyle "haciz kaydının iptalini" istemekte hukuki yararının bulunduğu, mahkemece, "şikayetçi 3. kişinin icra takibinde taraf olmadığı, aracın sahibi veya alacaklı olmadığı" gerekçesi şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca tasarrufun iptali davalarında incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, kamu düzenine aykırılık olup olmadığının ise re'sen gözetileceği- Yine; HMK'nun 357. maddesine göre de ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağı-
İhtiyati hacze konu çekin, kambiyo senedi niteliğinde olmadığına ilişkin icra mahkemesi kararının Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından onandığı dikkate alındığında, ihtiyati hacze yapılan itirazın kabulü gerekeceği-
Bonoda birden fazla vade bulunması halinde senet kambiyo senedi vasfını yitireceği- İlk cironun senet lehtarınca yapılmaması halinde, ciro silsilesinde kopukluk olduğundan senedi takibe koyan davalı şirketin yetkili hamil olduğunun kabul edilemeyeceği-
Tahliye taahhüdü nedeniyle yapılan takibe itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi isteminde, HMK.daki hükümlerin açıkça bir yollama yapmadıkça İİK.da uygulanmayacağından yargılamanın duruşma açılmak suretiyle yapılması gerekeceği-
İhtiyati haczin icra takip işlemi olmadığı hususunun, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.02.2000 gün ve 2000/12-49 Esas 2000/94 Karar sayılı ilâmında açıkça ifade edildiği, bu nedenle ihtiyati tedbir kararında açıkça tedbirin ihtiyati hacizleri de kapsayacağı belirtilmediği sürece, icra takiplerinin durdurulması yönünde verilen tedbir kararının, ihtiyati haczin infazını engellemeyeceği-
İhtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenmesi dava ile elde edilecek sonuçların alınamamasına yol açabileceği- Aracın taşıt belgesinin bulunmamasına dayalı olarak açılan davada, davacının rücu talep ettiği miktarla sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz talebine dayanak sözleşmenin İstanbul’da imzalandığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı; taraflar arasında başka borç ilişkilerinin bulunması ya da bu sözleşmenin başka borç ilişkilerine istinaden düzenlenmesinin, söz konusu sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi bu yönde de bir iddia ileri sürülmemiş olduğundan İİK’nun 258.maddesindeki atıf nedeniyle aynı Kanunun 50.maddesine göre akdin yapıldığı yer mahkemesinin herhangi bir ek koşul aranmaksızın yetkili olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.