İçerik Akışı
Takip talebine aykırı düzenlenen ödeme emri- Vekalet ücreti- Arabuluculuk ücreti-
Takip talebinde davacının asıl alacak ve mahrum kalınan kar payı olmak üzere toplam talep ettiği ancak ödeme emrinde asıl alacak ve yeni alacak kalemi olmak üzere toplam alacak talep edildiği, bu nedenle ödeme emrinin açıkça takip talebine aykırı düzenlendiği davada; geçerli bir ödeme emri ile geçerli bir itirazın olduğundan söz edilemeyeceği, davacının ödeme emrinin yanlış düzenlendiğini ve bilebilecek durumda olması ve yeni ve doğru ödeme emri tebliğini isteme imkanı varken eldeki davayı açmakta kusurlu olduğu kanaatine varıldığından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı ve 6325 sayılı HUAK'nın 18/a maddesinin 13. fıkrası ile 6100 sayılı HMK'nin 326. maddesi uyarınca arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye ödenmesine karar verilmesi gerektiği-
Taahüt senedi-Giderlerin tahsili istemi-Kefalet senedi-Yurt dışı eğitimi
Yüksek lisans yapmak için MEB YLSY bursu ile yurt dışına gönderilen davalının, eğitimini tamamlamadan yurda dönmesi nedeniyle davacı kurum tarafından davalı için yapılan giderlerin tahsili istemi- Kendisine verilen süre içinde yüksek lisans eğitimini tamamlayamadan tez aşamasında yurda dönüş yapan davalının Noterde düzenlenen Taahhüt Senedi hükümleri gereğince tazmin borcunun doğduğu- Kefil olan davalıların da kefalet senedinde yazılı miktardan sorumlu oldukları-
Taşınmaz Hukuku Kongresi
24 Haziran 2024 - 11 Temmuz 2024 (16 gün, Toplam 48 saat)
Tahkim anlaşması-Hakem kararlarının tenfizi-Tahkim şartı
Yabancı hakem kararlarının tenfizine ilişkin, ilk derece mahkemesince MÖHUK uyarınca inceleme yapılmış ise de somut dosya yönünden "New York Sözleşmesi" hükümlerince değerlendirilmesi gerektiği-
Belirsiz alacak davası- Belirsiz alacak davası koşullarının bulunmaması- Hukuki yarar- Kısmi dava-
Davacının davasını belirsiz alacak davası olarak nitelendirdiği ancak belirsiz alacak davası koşullarının bulunmadığı ihtimalde kısmi dava koşulları bulunuyorsa, mahkemenin açılmış olan davayı doğrudan bir ara kararıyla kısmi dava olarak görüp karara bağlaması gerektiği-
Sanal ofiste tebligat-
Borçlu tüzel kişinin sanal ofis olarak kullandığı adreste yapılan tebligatın tüzel kişilere uygulanacak tebligat usulüne ilişkin hükümler çerçevesinde incelemesi gerektiği- Borçlu şirket ile üçüncü kişi arasında imzalanan “Tebligat Adresi Sözleşmesi”nin tebligat mevzuatı karşısında sonuç doğurmayacağı-
Tüzel kişilik perdesinin aralanması- Zorunlu arabuluculuk-
Davalı şirket ile şirket ortakları olan diğer davalılar arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanması istemine ilişkin davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu-
Muhtıra- Eksik gider avansı- İhtar-
Mahkemece istinaf eden borçlu vekiline gönderilen muhtıraya eksik gider avansının mahkeme veznesine yatırılması yerine “dosyamıza yatırılması” gerektiği şeklinde ihtar yazıldığı ve böylelikle gönderilen muhtıranın usulüne uygun olmadığı-
Davalının, borçlunun alacaklıya zarar verme kastıyla taşınmazını sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığı (İİK 280)-
Tasarrufun iptali davasında, satış sözleşmesinin vekâleten yapıldığı ve her iki davalı arasında tanışıklık, ticari ilişkinin bulunmadığı şeklinde varılan sonucun davalı borçlunun duruşmadaki beyanıyla ve dosya kapsamındaki tanık beyanlarıyla çelişmekte olduğu- Tanık olarak dinlenen davalı üçüncü kişinin eşi, "davalı borçlunun çalıştığı firma için, kendisinin çalıştığı firmadan elektrik malzemeleri satın aldığını ve bu nedenle tanıdığını" beyan etmiş olup davalı borçlunun çalıştığı şirketin kendisine ait olup olmadığı, aynı şekilde davalı üçüncü kişinin eşinin elektrik malzemeleri satan şirketinin olup olmadığı anlaşılamadığından, davalı üçüncü kişinin, davalı borçlunun İİK m. 280 kapsamında alacaklıya zarar verme kastıyla taşınmazını sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından eksik inceleme yapılmış olduğu- Somut olayda Yargıtay tarafından yapılan denetim ve neticesinde verilen bozma kararının HMK hükümlerine aykırı olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesinin "davacı tarafın gerek yargılama aşamasında gerekse ilk derece mahkemesinin kararı üzerine istinaf yoluna başvurusu sırasında delillerinin toplanmadığı yönünde bir iddia ileri sürmediği, bu kapsamda; tanık ... ile...'un benzer ticari faaliyetler yaptıkları, aralarında tanışıklık olduğu gibi bir vakıaya dayanmadığı, bu yönde inceleme yapılmasının HMK m. 25 ve 355'e aykırılık oluşturacağı, bu durum maddi vakıaların denetimi ve delil değerlendirmesi ile ilgili olduğundan sınırlayıcı olarak sayılan Yargıtayın bozma nedeni yapabileceği hâller arasında yer almadığına" ilişkin direnme kararında isabet bulunmadığı-
Davalıların yanıltıcı açıklamaları nedeniyle yöneticileri olduğu A.Ş. hisselerini satın alan davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemi-
Davacının hisse senedini almadan önce şirket hakkında bilgileri edindiği ve buna göre yatırım yapmış olduğu, davacı tarafça davalıların Kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal etmelerinden ötürü zarar ettiğinin somut bilgi belgelerle ispatlanamadığı- Şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın reddi halinde maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-