İİK'nın 156/4. maddesi uyarınca borçluya iflas ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde iflas davası açılması gerekmekte ise de, alacaklının yeni bir iflas takibi başlatarak yeni bir iflas ödeme göndermesinin ve bunun üzerine iflas davası açmasının mümkün olduğu, buna göre mahkemenin, 1 yıl geçtikten sonra aynı konuda yeni bir takip yapılamayacağı gerekçesinde isabet bulunmadığı-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup, 115/2. maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vermesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki kooperatif genel kurul kararının iptali davasında, ortaklık sıfatı sona eren davacının genel kurul kararının iptali davasını açmakta hukuki yararı kalmadığı gerekçesiyle, HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İflasa tabi bir kişi veya şirket hakkında kesinleşmiş bir iflas kararı varken, ikinci bir iflas kararı verilmesinin mümkün olmadığı-
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, tapu iptali ve tescil davalarında, 6502 sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olmadığı, davalı yüklenici tacir olup, arsa sahibi davacının tacir olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde TBK'nın 470 vd. maddelerine atıf yapılmadığından davanın mutlak ticari dava niteliğinin de bulunmadığı gözetilerek göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Derdest bir davadan söz edilebilmesi için, aynı davanın; tarafların, konusu ve sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olması ve daha önce açılmış bulunan davanın halen görülmekte olması, kesin hükümle sonuçlanmamış olması gerektiği- Daha önce açılan İş Mahkemesi 'nin dosyasında eldeki davaya konu yapılan tarihler arasındaki döneme ait işçilik alacakları için talebin genişletilemeyeceği kabul edilerek, eski tarihli ıslah dilekçesine değer verilmeyerek yok hükmünde kabul edilen ıslah dilekçesiyle talep edilen alacaklar için davalı yararına reddedilen kısım yönünden vekalet ücreti de takdir edilmediğine göre bu konuda açılmış bir davanın dolayısıyla derdest bir davanın bulunmadığının kabul edilmesi gerekeceği-
Dairelerin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde kararlaştırılan yüzölçümünden küçük yapılması, eksik iş niteliğinde olup, eksik işler bedeli ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde talep edilebilir, bu nedenle mahkemece, birleşen davada, ihbar koşulu aranmaksızın dairelerin küçük yapılmasından kaynaklanan zararın talep edilebileceği- Yüklenicinin, kendi iradesiyle inşaatın tamamına ve bu kapsamda arsa sahiplerine ve kendisine verilen bağımsız bölümlere aynen yansıtılan değer artırıcı işler yapması halinde sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı durumlarda fazla bedel isteminde bulunamayacağı- Maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemlerinin, ıslahla düzeltilemeyeceği- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı- Somut olayda, arsa sahiplerince gecikme tazminatı alacağı bulunduğu ileri sürülerek asıl dava, eksik ve ayıplı işler bulunduğu ileri sürülerek, birleşen davalar açılmış olup, arsa sahiplerinin gecikme tazminatı alacağı ödenmeden veya eksik ve ayıplı işler tamamlanmadan ya da bedelleri ödenmeden, iskân ruhsatı alınmış olsa bile, sözleşmeye uygun teslim olgusunun gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği- Bilirkişi tarafından, yağmur iniş boruları ve balkon giderleri bağlantıları işçiliğinin iyi yapılmamasının, dükkan üstü terastaki su yalıtımı hatalarının, yine dükkan üstü terastaki dilatasyondaki kusurun gizli ayıp niteliğinde olduğu açıklanmış ve bu sonuç doğru görülmüş ise de, diğer imalat kalemleri ile ilgili görüş bildirilmemiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarında da bu konuda görüş bildirilmediği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, anılan gizli ayıp dışında kalan diğer imalat kalemlerinin açık ayıp ya da gizli ayıp niteliğinde olup olmadığı hususunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifasını talep eden kimse sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kural olarak kendi borcunu ifa etmedikçe karşı taraftan edimin ifasını isteyemeyeceği-
Uyuşmazlığın taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayandığı, 6100 sayılı TTK.'nun 4. maddesinde sayılan davalardan olmadığı ve davalıların tacir olmadığı, ihtilafın ticari nitelikte bulunmadığı dikkate alındığında, davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu, karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nun 114/1-c maddesi hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, anılan yasanın 115/2. maddesi hükmü uyarınca davanın usulden reddi gerekeceği-
İdare’nin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı, İYUK. mad. 2/1-b gereğince İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekeceği- HMK. mad. 144/1-b uyarınca yargı yolunun caiz olması bir dava şartı olup; görev sorunu, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, açıkça veya hiç ileri sürülmese de mahkemece kendiliğinden dikkate alınacağı (HMK mad. 115)-
Davacının, davalı alacaklıya, üst sınır ipotek limiti aşılarak, ipotek limitinden fazla pay ayrıldığı iddiasına dayalı itirazı üzerine, mahkemece limit fazlasının ipotek kapsamında olup olmadığının incelenmesi gerekeceğinden bu itirazın, alacağın doğumuna ve miktarına değil, sıraya yönelik olduğu ve uyuşmazlığın çözümünde icra mahkemesinin görevli olduğu-