İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmese de, kendi aralarında kesin hüküm oluşturduklarının uygulamada kabul edildiği, HMK 303/1 maddesinin “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir” şeklinde düzenlendiği, HMK 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm dava şartı olup, HMK 115/2. maddesinin, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddedilmesini zorunlu kıldığı-
Davalılar, sözleşmenin müşterek borçlusu ve müteselsil kefilleri olup aynı zamanda asıl borçlu tarafından temlik eden banka lehine düzenlenen kambiyo senedinde avalist olarak imzaları bulunduğundan, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile alacaklının davalılar hakkında hem kefilin hem de avalistin sorumluluğu çerçevesinde kambiyo senedine müracaat hakkının mevcut olduğu-
Yargılanmanın yenilenmesi istemine ilişkin davada, mahkemece, ileri sürülen sebeplerin HMK'nın 375/1. maddesinde yazılı sebeplerden olmadığı kabul edildiğine göre, HMK'nın 379/1-c ve 379/2. maddeleri yollamasıyla HMK'nın 114/2 ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi amacıyla açılan davada, Sulh Hukuk Mahkemesinin ilamı ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, dolayısıyla davacının başlangıçta var olan güncel hukuki yararının da ortadan kalktığı anlaşıldığından, mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı yüklenicinin, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30.04.2013 tarih ve 2012/711 E., 2013/468 K sayılı ilamıyla tasdik edilen taraflar arasındaki sulh protokolü uyarınca, edimlerini yerine getirmediğinin ve buna bağlı olarak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshedildiğinin tespiti ile sözleşmeye konu inşaatın teslimi istemlerine-
Süre, istihkak davaları yönünden bir dava koşulu olup, yasal yedi günlük sonra açılan davada, mahkemece, HMK. mad. 115/2 gereğince, dava koşulunun bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine ve kendisini vekille temsil ettiren davalı alacaklı yararına, maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
Davalı işverenler nezdindeki davacının çalışmalarında itibari hizmet süresinden faydalanması gerektiğinin tespitine ilişkin davada, mahkemece, davacı tarafa HMK. mad. 115/2 uyarınca, -6552 s. Kanunun 64. maddesi ile- 5521 s. Kanunun 7. maddesine üçüncü fıkra olarak eklenen düzenleme doğrultusunda, davaya konu istemi hakkında Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmesi ve bu müracaat hakkında anılan yasal düzenleme uyarınca Kurumun red iradesini gösterir işlem veya eyleminin olduğunun belgelenmesi için kesin, ihtaratlı önel verilmesi; bu süre içerisinde "dava şartı" eksikliğinin tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi; Kuruma müracaat ve müracaatın reddine dair Kurum işlem veya eylemine ilişkin dava şartının tamamlanması halinde ise davanın esasına girilmesi gerektiği-
Cüz’i de olsa satış avansının yatırılmış olması, usulüne uygun bir satış talebinin bulunduğu anlamına geleceği, yatırılan masrafın yetmeyeceği sonradan anlaşılırsa, bunun tamamlanması istenebilirse de, masraf hiç yatırılmamışsa geçerli bir talebin varlığından söz edilemeyeceği- Alacaklıya yüklenen görev, süresinde satış isteyerek avansı yatırmak olup, satış görevi (İİK. mad. 123), icra dairesine yüklenmiş olduğundan, satış ne zaman yapılırsa yapılsın, haciz ve satış talebinin ayakta olacağı- İki yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise haciz düşmeyeceği- Meskeniyet iddiasının kabulünün İİK'nın 106. maddesindeki süreleri durduracağına dair bir düzenleme bulunmadığı- Sıra cetveli bedeli paylaşıma konu mal üzerinde, satış tarihi itibariyle haczi bulunan alacaklılar dikkate alınarak düzenleneceği, aksi halde satış bedelinden pay ayrılamayacağından, sıra cetveline itiraz etmekte hukuki yararın bulunmayacağı ve bu durumda mahkemece, şikayetçinin haczi düştüğünden hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Diğer ica mahkemesi ilamıyla birleşen dosyada şikayet olunanın haczinin düşmediği kabul edilmiş olup hüküm borçlu tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan, bu ilamın asıl dosyada şikayet olunan yönünden bağlayıcı değil ise de, birleşen dosyada şikayetçinin alacağını borçludan temlik aldığı anlaşıldığından, birleşen dosyada şikayetçi yönünden kesin hüküm oluşturacağı ve bu durumda mahkemece, şikayet olunanın haczinin ayakta olduğunun kabulü gerektiği-
Keşidecinin çek iptali davası açma hakkı bulunmadığı-
Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu; taraflar, ticari şirket olup, aralarında yapılan hizmet sözleşmesi, her iki tarafın ticari işletmesini de ilgilendirdiğinden, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olan somut uyuşmazlıkta, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu-