Kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman, aktif dere yatağı niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazların zilyetlikle edinilemeyecekleri, bu nedenle de bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesatlara hukuki değer verilemeyeceği-
Boşanma davasından bağımsız açılan tedbir nafakasına (TMK. mad. 197) illişkin davanın nisbi harca tabi olduğu- Tapu müdürlüğünün, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini talebini hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte hukuki yararının olmadığı-
Yapılan tebligatlar yoluyla taraf teşkilinin sağlandığı; ayrıca noksan gider avansının yatırılması hususunda, iki haftalık kesin sürenin de verildiği; 30.05.2014 tarihli tensip zaptının davacıya dava dosyasında yeterli miktarda tebligat masrafı bulunmasına rağmen tebliğ edilmediği; buna rağmen anılan tensip zaptının her iki davalıya da tebliğ edildiği; buna göre de verilen kesin sürenin hüküm ve sonuçlarını doğurmadığı; bu nedenlerle, mahkemece, davaya kaldığı yerden devam edilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeler ile davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Takibe konu edilen alacağın, nitelik itibariyle bölünebilir olmasına rağmen, itiraz edilen miktarın, davacılar açısından "belirli" olduğu ve kısmi davaya konu edilemeyeceği- Kısmi davaya konu edilemeyecek bir alacağın ıslah yoluyla artırılmasının mümkün olmadığı-
Öncelikle harcın yatırılıp yatırılmadığı, daha sonra gider avansının yatırılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi zorunluluğu karşısında ve Harçlar Kanunu'ndaki düzenleme ve harcın tamamlanmaması, yatırılmaması durumunda müteakip işlemler yapılamayacağı göz önüne alınarak, harcın tamamlanması konusunda ara karar oluşturulması, sonra belirlenen sürede bu hususun yerine getirilmemesi durumunda HMK'nın 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi, anılan maddedeki yasal sürenin dolmasından sonra da, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken; müteakip işlem mahiyetinde görülmesi gereken gider avansının yatırılmaması ve bunun müeyyidesi dikkate alınarak dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, HMK 115/2 maddesi uyarınca, davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; gerekçede bahsedilen diğer davaların takip dosyası ile temyize konu dosyanın takip dosyası aynı olmasına rağmen, yapılan hacizlerin birbirinden farklı olduğu, temyize konu dosyada davanın konusu olan haczin 26.08.2011 tarihinde yapıldığı,bu nedenle ayrı bir davanın konusunu oluşturduğu gözetilmeden karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 6100 sayılı HMK'nun 115/2 maddesi uygulanmasına rağmen, usulden ret nedenlerinden hangisinin uygulandığının da gerekçede belirtilmemesinin hatalı olduğu-
Davacı tarafından Belediyeden kiralanarak işletilen kafeteryaya ilişkin abonelik sözleşmesinden doğan fatura borcuna yönelik her iki tarafın da ticari işletmesine ilişkin davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu- Mahkemece; davanın "ticari dava" olarak kabulü ile öncelikle yargı yerinde ayrı asliye ticaret mahkemesi varsa görevsizlik nedeniyle HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, ayrı asliye ticaret mahkemesi yoksa, davaya asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması ve HMK. mad. 297/1-a uyarınca da, kararın asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla verildiğinin hükümde gösterilmesi gerektiği-
Sıra cetvelinde şikayetin, kural olarak şikayet edene göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara, yani, kendisine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmesi gerektiği- Şikayete konu sıra cetvelinin 1. sırasında yer alan şikayet olunanın haczinin ilk haciz olduğu, şikayetçinin satış tarihinden önce bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine haciz koyduğundan, 6183 s. K. mad. 21/1  uyarınca, ilk hacze iştirak hakkı bulunduğu, mahkemece, ilk haczin kamu haczi olmamasına rağmen 6183 s. K. mad. 69 uyarınca şikayetin reddinin hatalı olduğu-
İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesini zorunlu kılan yasal bir düzenleme mevcut olmadığından şikayet üzerine icra mahkemesince verilen ödeme emrinin iptali kararının ardından borçluya yeni ödeme emri gönderilebileceği, yeni ödeme emrinin tebliği ile birlikte borçlunun itiraz ve şikayet hakkının yeniden doğacağı-
Acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere vasinin dava açması için vesayet makamının izni gereklinin olduğu (TMK. mad. 462/8)-