TBK. mad. 19 uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davasında, taraflar tacir de olsa genel mahkemelerin görevli olduğu-
Dava şartı noksanlığının, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddedilemeyeceği- Somut olayda davacı erkeğin yargılama devam ederken ölümü üzerine önceki eşinden olan çocuğunun mirasçısı olarak Türk Medeni Kanunu’nun kendisine tanıdığı "sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespitine" yönelik olarak davaya devam edebilme hakkını kullanarak davayı sürdürebileceği-
Davalının Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı hizmet kusuruna dayanarak işbu davayı açtığı, bu durumda mahkemece, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı açılan davaya bakma görevi idari yargıya ait olduğundan, hizmet kusuruna dayanılarak davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın tefrik edilerek, HMK'nın 114 1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönü ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yabancı mahkeme tarafından verilen vasi tayinine ilişkin kararın tanınması ve tenfizi isteminde görevli mahkemenin asliye mahkemeleri olduğu (MÖHUK 51/1.)- Görev hususunun yargılamanın her aşamasında kendiliğinden nazara alınması gerektiği-
Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının bulunmadığı, bu nedenle davacı alacaklının İİK’nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında uyuşmazlık kira ilişkisinden doğduğuna göre; işyeri sigorta poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkin sigortacı tarafından halefiyet yoluyla açılan davanın da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Taşınmazına el konulan kimse mülkiyet hakkının kamu tüzel kişiliğine devrine razı olarak, taşınmaz malın bedelini dava ettiği takdirde ödenecek bedelin, taşınmazın el koyma tarihindeki özelliklerine göre, dava tarihindeki değeri olacağı- Kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında da amaç taşınmazın gerçek değerinin tespiti olup, kamulaştırma ile denklik sağlanabilmesi için Kamulaştırma Kanunu’nun değer tespitine ilişkin hükümleri kısmen uygulanması gerektiği- Emsal olarak seçilen ve dava konusu taşınmazla aynı özellikleri taşıyan komşu parsele ilişkin kararın güçlü delil oluşturduğu, taşınmazın dava tarihindeki değerinin biçilmesinde esas alınması gerektiği-