8. HD. 24.09.2019 T. E: 2017/15589, K: 7987-
20. HD. 18.09.2019 T. E: 2017/196, K: 4951-
Davacı ile ilk el durumundaki dava dışı kişi arasındaki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulabilmesi için bu kişinin tapu iptali davasında yer almasının zorunlu olduğu- İlk el durumundaki kişinin davada yer almasının sağlanması, davacı ile bu kişinin arasındaki temlikin inançlı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, davacı tarafından bu kişiye yapılan temlikin inançlı olduğunun saptanması durumunda, son kayıt maliki davalının TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Davanın tamamen ıslah ederek "yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasına" dönüştürülmesi halinde, taşınmazla ilgili mülkiyet ihtilafı bulunacağından ve tapuda kayıt düzeltilmesi istemiyle açılan dava sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceğinden, davanın görev nedeniyle reddi gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteği-
Muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişinin TMK.'nin 6. maddesi gereğince bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğu- Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının, HMK.'nin 200, ve 201. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabileceği- Sözleşme aynı Kanunun 203. maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi, muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerektiği- Böyle bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde bile olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağının öğretide ve kararlılık kazanmış yargısal içtihatlarda ortaklaşa kabul edildiği- Bu görüşten hareketle, 5.2.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad (namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceğinin kabul edildiği- Davacı tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının sonucunun beklenmesi, bu davanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Muvazaanın, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabileceği- Muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişinin Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğu- İptal ve tescil davalarının taşınmazın kayıt maliki aleyhine açılmasının zorunlu olduğu-
Davalı Varlık Yönetim A.Ş. adına oluşan sicilin hukuki mesnedi ihale olup ihalenin iptali ile sicilin hukuki dayanaktan yoksun kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği, davalı Varlık Yönetim A.Ş. ilk el konumunda olup, iyiniyetli olmasının da neticeye etkili lmadığı ve davada terditli olarak tazminat da istendiğinden, taleple bağlı kalınarak tazminat isteğinin davalı Varlık Yönetim A.Ş. yönünden kabul edilmesi gerektiği- Tapu kayıt malikinin ise kötüniyetli olduğu, başka bir deyişle durumu bildiği ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek durumda olduğu hususu kanıtlanamadığından TMK’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteği-
Çekişme konusu taşınmazın davalılar adına tescilinin dayanağı olan hak sahipliğine ilişkin idari karar, idarece alınan yeni bir karar ile iptal edildiğine, başka bir ifadeyle davalılar adına tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine göre, artık tescilin dayanağının ortadan kalktığı, öyleyse, davalılar adına mevcut kaydın, yolsuz tescil durumunda bulunduğu, hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-