Anılan imar uygulaması işlemi idare mahkemesi kararıyla iptal edilmiş ise de kadastral parsel henüz ihya edilmemiş olduğundan davacıların ipotek bedelinin depo ettirilmesi ve ipoteğin fekkini talep etmekte hukuki yararlarının bulunduğu, o halde; imar uygulaması nedeniyle tesis edilmiş olan kanuni ipoteğin bedeli karşılığında kaldırılması talep edildiğine göre ipotek bedelinin dava tarihindeki rayiç bedeli belirlenerek hüküm kurulması gerekeceğinden belediyeden şuyulandırmaya ilişkin evrakların getirtilerek dava konusu taşınmaza kaç metrekare taşınmaz bedeli için ipotek konulduğu tespit edilip, bedel/m² oranlaması yapılmasından sonra mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak taşınmazın bulunduğu mevkideki emsal değerler gözetilmek suretiyle emsal araştırması yapılması, imar uygulamasına ilişkin belgeler incelenerek davalının parselinden davacı parseline kaç metrekare yer gittiğinin, yerin dava tarihindeki rayiç değerinin yeniden belirlenmesi ve bu bedel depo ettirildikten sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteği-
Kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteği-
Tapu iptali ve eski hale ihya sureti ile Hazine adına tescil isteği-
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, davacı belediyenin maliki olduğu çekişme konusu taşınmazın belediye meclis kararı olmaksızın, kesinleşen mahkeme kararı ile sahteliği sabit olan belediye encümen kararı gereğince davalı kooperatife yapılan satış işlemi hukuken geçersiz olup, bu şekilde oluşan sicil kaydının 4721 sayılı TMK'nın 1025. maddesinde düzenlenen yolsuz tescil niteliğinde olduğu- Davalı kooperatif tarafından taşınmazda adına pay tahsis edilen diğer davalının da, kooperatif üyesi olduğu, yolsuz tescili bilebilecek konumda bulunduğu, böylelikle TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağına ilişkin kabulünde bir isabetsizliğin bulunmadığı- Hazine, davacı belediye ile aralarında düzenlenen protokol ve buna bağlı ek protokol ile 2942 sayılı Yasanın 30. maddesine göre taşınmazın geldisinin belediyeye satışının uygun görüldüğünü, ancak belediyenin, yaptığı imar uygulaması sonucu oluşan çekişme konusu taşınmazı, protokol hükümlerine ve devir amacına aykırı olarak davalı kooperatife devrettiğini, tahsis amacına aykırı hareket ettiğini ileri sürerek adına iptal - tescil isteğiyle davaya asli müdahil olarak katılmış ise de, Hazine’nin protokol uyarınca taşınmazını devredip taşınmazı ile hukuki bağını kopardığı gözetildiğinde, çekişmeli taşınmazın sahte belediye encümen kararına dayalı olarak satış suretiyle davalı kooperatife devredilmesinin, davacı belediyenin protokolde öngörülen amaç dışına çıkarak tasarrufta bulunduğu şeklinde değerlendirilemeyeceği, sahtecilik eylemi belediyenin tasarrufu olmayıp kurumda yer alan kişilerin sahtecilik eylemlerinin kurumların hukuki durumlarını etkilemeyeceği-
Dava konusu taşınmazın kök tapusu olan ........... tarihli ve ................... numaralı tapu kaydının oluşumuna esas, yerel sulh hukuk mahkemesinin kararları incelendiğinde, taşınmazın zilyetliği ile ilgili araştırma ve inceleme yapıldığı, eldeki davaya konu kıyı kenar çizgisi ile bir araştırma yapılmadığı düşünüldüğünde, eldeki dosyaya kesin hüküm teşkil edeceğinin düşünülmesinin hatalı olduğu, o halde, mahkemece yapılması gereken işin, dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporları da dikkate alınarak, toplanmış ve toplanacak deliller çerçevesinde, davacının talebi hakkında bir karar vermek olması gerekeceği-
Mahkemece müdahalenin önlenmesi talep edilen alan ve kal'i talep edilen yapılar yönünden, dava konusu taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından iptaline karar verildiğinden, davalının tapu iptali ve terkin kararı öncesinde hukuken korunmaya değer hakları bulunduğu göz önünde bulundurularak, müdahalenin önlenmesi ve kal'i istenen yapıların bedeli depo ettirilmek suretiyle müdahalenin önlenmesi ve kal talepleri yönünden değerlendirme yapılması gerekeceği-
Cı ... vekili; dava konusu taşınmazın kıyı çizgisi içerisinde kaldığından bahisle tapusunun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Kadastro Kanunu'nun 12.maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; Kıyı Kanunu'ndan kaynaklı tapu iptali ve terkin istemi-
Mülkiyet hakkını geçirenin, yani belediye başkanının usulüne göre alınmış bir kararla yetkilendirilmediği, herhangi bir kıymet takdiri yapılmadığı, belediye encümeninin bu devir işleminin uygunluğuna ilişkin bir karar almadığı somut olaydaki temliki işleme hukuksal değer izafe edilemeyeceği, sicilin hukuki dayanaktan yoksun olduğundan, TMK 1025 kapsamında yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu davaya konu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiği-
Somut uyuşmazlık bakımından, davalı tarafça davaya konu taşınmaz satışı işleminin muvazaalı olmadığı, gerçek bir satış olduğu ileri sürülmüş ise de; taşınmazın satış bedeli ile keşfen belirlenen gerçek bedeli arasındaki fahiş fark dikkate alındığında satış işleminin muvazaalı olduğu-