Kanıtlanan tapu iptali ve tescil davası sonucunda, tapunun tümü-nün değil, davacının payı oranında iptaline karar verilebileceği-
Vekil ile sözleşme yapan (vekil edenin taşınmazını tapuda satın alan) kişinin, MK. 3 anlamında iyiniyetli olması (vekilin, vekalet görevini kötüye kullandığını bilmemesi veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak bulunmaması) halinde, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni de bağlayacağı, ancak üçüncü kişinin vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde hareket etmiş olması halinde, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmayacağı - “Vekalet görevinin kötüye kullanılması” hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, “davalılar arasında el ve işbirliği bulunup bulunmadığı” hususunun araş-tırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği - Vekilin, vekaletnameye dayalı temsil yetkisini kasden vekalet verenin zararına, kendi-sinin ya da işbirliği yaptığı başka bir kişinin yararına kullanması halinde, yapılan işlemin temsil yetkisinin sınırları içinde kalsa dahi, vekalet vereni bağlamayacağı-
“Nısıf tarla, nısıf dükkan” gibi deyimlerin, taşınmazın ortak mülkiyet konusu olduğunu göstermeyeceği-
Tapu iptal ve tescil davalarında, civar parsellerin kayıtları getirtilip onlardan faydalanmak suretiyle, mahalli iyi bilen bilirkişilerle, ka-yıtlardan anlayan uzman bilirkişilerinden de mütalâa almak, tapunun ilk tesisten beri tedavüllerini uygulamak, bilirkişilerin bilmedikleri hudutlar hakkında tanık dinlenmesi gerekeceği
Nam-ı müstearın, sözleşmeyi kendi adına fakat gizlenmek isteyen kişi hesabına yapan kimse olduğu-
Sınır gösterilen bir yerin, o tapu kapsamında kabul edilemeyeceği-
Tapuya kayıtlı bir taşınmaz hakkında önce “iptal” kararı verilmeden başkası adına “tescil” kararı verilemeyeceği-
Yalnız satış için yetki alan bir vekilin yakını ve inandığı bir kimse ile iş ve elbirliği ederek vekillik verenin taşınmazlarını “dolaylı” olarak kendisine bağışlayacağı-
Tapu iptal ve tescil davalarında, civar parsellerin kayıtları getirtilip onlardan faydalanmak suretiyle, mahalli iyi bilen bilirkişilerle, kayıtlardan anlayan uzman bilirkişilerinden de mütalâa almak, tapunun ilk tesisten beri tedavüllerini uygulamak, bilirkişilerin bilmedikleri hudutlar hakkında tanık dinlenmesi gerekeceği
Muvazaanın Türk hukukunda genellikle ön plandaki işlemi, yani ortada görülenin gerçeğe uygun olmaması anlamını taşıdığı; muvazaalı işlemin asıl amacı ve gerçek durumu örtüp gizlemek için kullanılan bir paravan olduğu, kişilerin çok kez üçüncü kişilerin kovuşturmalarından kurtulmak veya onların haklarını yok etmek, yasaları etkisiz bırakmak için muvazaayı bir araç olarak kullandırdıkları, nam-ı müstear davalarının da muvazaa ile yakın ilişkisi bulunduğu-