Cebri icra yoluyla ve açık arttırma suretiyle yapılan satışlar sonucu bir taşınmazın satın alınması halinde dahi TMK'nun 932. maddesinde dayanılan tescilin yolsuzluğuna ilişkin dava açılabileceği - Alıcının satışa konu taşınmaz mala ait tapu kaydının yolsuzluğunu bile bile ve kötüniyetle arttırmaya girerek satın aldığı ispatlandığı taktirde davanın kabulüne karar verildiği- Bu nedenle davalının bildirdiği tanığın dinlenmesi, davalıların iyiniyetli olarak hareket edip etmediklerinin temlik tarihleri, savunma ve taşınmazın temlik tarihinde keşfen saptanan değeri de gözetilerek duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
01.01.2020 tarihinde süresi sona eren ipoteklerin ( 30 gün içinde yani 31.01.2020 tarihine kadar) icraya konularak İcra Müdürlüğünce İİK m.150/c maddesinde belirtilen şerhin, taşınmazın tapu kaydı üzerine konulması gerekeceği, aksi takdirde taşınmaz üzerindeki ipoteğin sona ereceği ( terkin edileceği) -
Tapu iptal ve tescil davalarının taşınmazın kayıt maliki aleyhine açılmasının zorunlu olduğu, nitekim, eldeki davanın kayıt maliki olan davalı aleyhine açıldığı - Ancak, davanın niteliği gereği taşınmazın son maliki bakımından iddianın incelenebilmesi için, muvazaalı devrin tarafı olduğu ileri sürülen dava dışı arsa sahipleri ve davalı arasındaki hukuki ilişkinin muvazaaya dayalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiği, TBK’nın 19. maddesine göre açılan davalarda son malike kadar devam eden işlemlerdeki tarafların tümünün davada taraf olması ve bu şahısların tümünün muvazaalı işlem yaptıklarının ispatlanmasının gerektiği - Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmazın muvazaalı olarak devredildiği ileri sürülen dava dışı arsa sahipleri ile....'ın davada usulüne uygun şekilde yer almasının sağlanması, ondan sonra davalı ve bu kişiler arasındaki temlikin muvazaaya dayalı olup olmadığının bu yönde ibraz edilen ve edilecek deliller değerlendirilerek açıklığa kavuşturulması, varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiği - Birleşen dosyada ise davacı kooperatif ile davalı arsa sahipleri arasındaki Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin tapuya şerh verilmediği, dolayısıyla davacının ayni hakkı bulunmayıp, sözleşme gereği şahsi hakkı bulunduğu - Şahsi hakkın ayni hakka karşı üstün tutulmasının mümkün olmadığı, kaldı ki davacı kooperatifin davaya konu C Bloktaki inşaatı tamamlama oranının %35 olduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme gereği davacının, davalı arsa sahibinden bu aşamada kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmeden kaynaklanan edimleri yerine getirmesini talep etmesinin mümkün olmadığı-
Uyuşmazlığın, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu- Oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceği-
Davacı veya davalı sıfatının olmadığı belirlenirse, artık uyuşmazlığın esastan çözülmesine geçilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiği- Davacının murisine 775 sayılı Gecekondu Kanunu hükümleri uyarınca Samsun Belediye Encümeni tarafından tahsis işlemi yapılmış olduğundan, davanın bu davalıya karşı açılması gerektiği- Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının eldeki davada davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) bulunmadığından bu davalı hakkındaki davanın sıfat yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği-
Üçüncü şahsın iyiniyetli olup olmadığı ve satışın kötüniyete dayandığının hangi hâllerde bilinmesi gerektiği araştırılırken, davalının dayandığı tescilin kötüniyetli olduğunu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın genel hayat tecrübelerine göre bilip bilmediği veya normal görünüşlü bir insanın sarf etmesi gereken dikkati sarf etseydi yolsuzluğu ve uyuşmazlığı bilecek durumda olup olmadığının araştırılacağı- Çekişmeli payın ilk temlik tarihindeki değeri keşfen saptanmış olup 20 gün sonraki ikinci temlikte de değerin (43.410.000,00 YTL) aynı olduğunun kabulü gerektiği- Dava konusu payın akitte 600.000,00 YTL gösterilmek suretiyle dava dışı bir başka kişiye devredildiği, akitte gösterilen satış bedeli ile keşfen saptanan rayiç değer arasında fahiş fark bulunduğu, dava dışı kişinin devraldığı çekişmeli payı aradan uzun bir süre geçmeden tekrar devraldığı kişinin eşi olan davalıya devrettiği gözetildiğinde, dava dışı kişinin çekişmeli payı iktisap ederken durumun gereklerine göre üzerine düşen özeni göstermediği, dolayısıyla TMK 1024 uyarınca yolsuz tescili bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda olduğu-
Davacının alacağını karşılayacak oranda hesaplanacak bedel üzerinden harcın belirlenip, davacının alacağını karşılayacak oranda hesaplanacak bedel üzerinden harcın tamamlatılması gerekirken, yüklenicinin hak ettiği tüm taşınmazların dava tarihindeki değerleri üzerinden harcın tamamlanmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasının isabetsiz olduğu-
İhalenin kesinleşmesi üzerine, ihale alıcısı adına yapılan tapu tescil işleminin iptali TMK'nın 1025. maddesi kapsamında ihale alıcısına karşı genel hukuk mahkemelerinde açılacak tapu iptal ve tescil davası ile mümkün olup, mahkemece şikayetin kabulü ile şikayete konu satış memurluğu işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Çekişme konusu taşınmazlarda keşif yapılması, tanıkların taşınmazların başında yeniden dinlenmesi, taşınmazların evveliyatından buyana kimin zilyetliğinde olduklarının tespit edilmesi, tarafların bildirdiği delillerin eksiksiz toplanması, kadastro ile adına tespit yapılan önceki tapu malikinin mirasbırakan olduğunun saptanması halinde davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerektiği-
Terditli tapu iptal tescil ve tazminat taleplerine ilişkin somut uyuşmazlıkta; 4077 sayılı TKHK.m.4/4 uyarınca, ayıba ilişkin zamanaşımı sorumluluğunun piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yıl sonra zarara ilişkin talep hakkını ortadan kaldıralacağı hükmedileceği- Davalılar arasındaki sözleşmenin feshedildiği ve ifanın imkansızlaştığı … tarihinden itibaren, 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağı, Davacının, … tarihli dilekçesiyle, sözleşme bedelini ıslah etmiş olup; bu talebe karşı davalı Belediye ise, ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı itirazında bulunmakla beraber diğer davalıların bu yönde bir itirazının olmadığı- Davalılardan birinin zamanaşımı savunması ileri sürüp, diğerlerinin ileri sürmemesi halinde, teselsül kurallarına dayanarak zamanaşımı defiinde bulunmayanlar ya da süresinden sonra bulunup da bu defileri itiraza uğrayanların zamanaşımı defiinden yararlanmalarına olanak bulunmadığı-