Geçimsizlik nedeniyle ayrı yaşadığı davalı eşin, açtığı boşanma davalarında, gerçeğe aykırı olarak kendisine sadakatsiz davrandığı ve başka erkeklerle aldattığını beyan ettiğini, davalı hakkında açılan ceza dosyasında da, aynı neviden haksız suçlamaları yönelttiğini, bu haksız suçlamalar karşısında çevresi ile ilişkilerinin kötü yönde etkilendiğini, manevi olarak yıkıldığını ve üzüldüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş olan eş lehine davalının davacıya isnat ettiği sadakatsizlik suçlamasının ağırlığı gözetildiğinde daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği-
Manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olup, mahkemece taraflar lehine karar tarihinde yürürlükte olan ''(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." şeklindeki A.A.Ü.T.'nin 13. maddesinin fıkraları gözetilerek vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerektiği-
Davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığından, yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin davanın kabul veya reddine göre her bir davacı lehine veya aleyhine ayrı ayrı hesap edilmesi gerektiği-
Haksız ihtiyati haciz kararı olan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli oduğu- İlama bağlanan alacağı nedeniyle ihtiyati haciz talep edildiği ve ilamlı takip başlattığı gözetildiğinde davalı alacaklının kötüniyetli ve kusurlu olduğundan bahsedilemeyeceğinden, mahkemece, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp, kişinin salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamayacağı, bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olmasının zorunlu olmadığı, şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığının yeterli olduğu- Davalının Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesi ile "davacıyı hakkı olmayan yere tecavüz etme, hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma ve tehdit suçları"ndan şikayet ettiği, yapılan tahkikat sonucunda yeterli delil olmadığından "kovuşturmaya yer olmadığı"na karar verildiği, tarafların komşu olduğu ve tanık anlatımlarına göre aralarında sürekli uyuşmazlık olduğu, Kaymakamlık  kararı ile davacı hakkında müdahalenin menine karar verildiği, davalının davacı hakkında  şikayetçi olmasında zayıf da olsa bir takım emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları dahilinde olduğunun kabulü gerektiği-
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada, manevi tazminatın miktarı, tarafların kusur oranı, sıfatı, işgal ettikleri makam ve ekonomik durumları dikkate alınarak, zarara uğrayanın manevi huzurunu doğurmayı gerçekleştirecek düzeyde olması gerektiği-
TBK. mad.58. uyarınca, davalının, davacının dava dışı eşinin evli olduğunu bilmesine rağmen onunla duygusal birliktelik yaşayarak evliliğinin bitmesine neden olmasının, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği-
Haksız şikâyet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada, hak arama özgürlüğü kapsamında (Anayasa mad. 36), şikayeti haklı gösterecek emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterli olup, kişilik değerlerine saldırı olarak değerlendirilemeyeceği-
Dava dışı borçlunun kimlik numarasının davacının T.C. Kimlik numarası olarak kayıtlara girilmesi suretiyle T.C. Merkez Bankası'na bildirilmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Kamu görevlilerinin görevleri kapsamında yetkisini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zarardan doğan tazminat davalarının -kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak- idare aleyhine açılabileceği-