Davacı-borçlu mal beyanı dilekçesinde, hakkındaki takip nedeniyle borcunu açıkça kabul ve ikrar etmiş olduğundan, mahkemece kabul beyanı çerçevesinde, sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın aynına ilişkin davaların taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiğinin, 6100 sayılı HMK'nun 12. maddesinde hüküm altına alındığı, taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması hakkındaki bu yetki kuralının, kamu düzenine ilişkin olup kesin olduğu, bu nedenle mahkemenin yetkili olup olmadığını kendiliğinden gözetmek zorunda olduğu-
Takibe ve işbu menfi tespit davasına konu dört adet senedin borç devam ettiği müddetçe, teminat vasfının devam edeceği gözetilmeden olaya uygun düşmeyen gerekçelerle davanın kabulünün yanlış olduğu-
Dava konusu bononun bono borçluları olan davacıların bilgisi ve rızası dışında tahrif edildiğinin anlaşıldığı menfi tespit davasının açılan ceza davasının kesinleşmemesi sebebiyle bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Davacının müteselsil kefil olarak imzası bulunmayan daha sonraki tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinden sorumlu tutulamayacağı-
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde belirtilen miktarın davalıdan tahsilinin istendiği, mahkeme tarafından; istenilen miktardan az bir miktarın hüküm altına alındığı, bu durumda mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen reddedilen kısım üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedileceği-
İtirazın iptali davası açıldıktan sonra menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar yoksa da, itirazın iptali davası açılmadan önce borçlunun aleyhine girişilen icra takibi nedeniyle İİK'nun 72. maddesine dayanarak menfi tespit davası açmasında hukuki yararın bulunduğu, ödeme emrine itiraz süresinin geçip geçmemesi ve dolayısıyla takibin kesinleşip kesinleşmemesinin hukuki yarar bakımından sonucu etkilemeyeceği-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.'nın 778/2-c maddesi yollamasıyla bonolarda da uygulanması gereken 676/1 maddesi uyarınca poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulması gerekeceği-
Takip ve dava konusu bonolar altındaki imzalar borçlu davacı tarafından inkar edilmediğine göre ispat yükü davacıda olup davacının bonolar nedeniyle borçlu bulunmadığı yolundaki iddiasını aynı kuvvette yazılı belge ile kanıtlamakla yükümlü olduğu, mahkemece ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Borçlunun, önceki alacaklıya karşı ileri sürebileceği şahsi def'ileri temlik alan durumundaki faktoring şirketine karşı da ileri sürebileceği, Faktoring şirketinin alacağı temlik alırken bile bile borçlunun zararına hareket edip etmediği hususunun bu tür uyuşmazlıklarda sonuca etkisi bulunmayıp, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK'nın 599. maddesinin olayda uygulama yerinin bulunmadığı-