Ölümle kişilik ve vekalet ilişkisi son bulsa da, yargılama sırasında ölen davacıdan geride mirasçılarının kaldığı, davacının mirasçılarının usulünce davaya davet edilmeleri gerektiği-
Ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği-
İkrah hukuksal sebebine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkin davada davacının ölümü üzerine mahkemece tüm mirasçıların yasal miras payları oranında adlarına tescil kararı verilmesi gerekirken, ölümle kişiliğin son bulacağı (TMK. mad. 28) kuralı gözardı edilmek ve hakimin doğru sicil oluşturma yükümlülüğü ihlal edilmek suretiyle ölü kişi adına tescil kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün ise de, tapuda kayden malik olarak gözükenin 2006 yılında öldüğü, Orman Yönetimince ölü davalı aleyhine 2012 yılında dava açıldığı, davalının ölüm tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında uzunca bir sürenin geçmiş olduğu gözönünde bulundurulduğunda, Orman Yönetimince hiçbir araştırma yapılmaksızın (bu yönde bir çaba sarfedilmeksizin ve gerekli özen gösterilmeksizin) ölü kişi aleyhine dava açıldığı ve bu durumun da HMK'nın 124. maddesinde belirtilen "maddi bir hata"dan kaynaklandığının veya "kabul edilebilir bir yanılgı"ya dayandığının düşünülemeyeceği gözetilerek, tapu kaydının iptali ve tescil istemli davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün ise de, tapuda kayden malik olarak gözükenlerin sırasıyla 1967, 1988, 1992 ve 1975 yıllarında öldüğü, Orman Yönetimince ölü davalı aleyhine 2012 yılında dava açıldığı, davalıların ölüm tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında uzunca bir sürenin geçmiş olduğu gözönünde bulundurulduğunda, Orman Yönetimince hiçbir araştırma yapılmaksızın (bu yönde bir çaba sarfedilmeksizin ve gerekli özen gösterilmeksizin) ölü kişi aleyhine dava açıldığı ve bu durumun da HMK'nın 124. maddesinde belirtilen "maddi bir hata"dan kaynaklandığının veya "kabul edilebilir bir yanılgı"ya dayandığının düşünülemeyeceği gözetilerek, davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Satış vaadi sözleşmesini temlik alan davacının satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığından, davalının ölü olduğunu bilmemesinin kabul edilebilir bir hataya dayandığı, davalının mirasçılarına dava dilekçesi tebliğ edilip taraf teşkili sağlanması gerektiği-
Ölü kişiye karşı dava açılamaycağı, tescile de karar verilemeyeceği; ölenin mirasçıları davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkili de sağlanamayacağı ve bu şekilde davaya devam edilemeyeceği, bundan ayrı ölü kişi adına iptal ve tescile de karar verilemeyeceği-
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe itiraz nedeniyle yapılan yargılama sonucunda, ölü kişi adına hüküm kurulamayacağından, mirası reddetmeyen mecburi dava arkadaşları davacının mirasçılarının davada yer almalarının sağlanması ve HMK'nun 77/1. maddesi uyarınca mirasçıların vekaletnamelerini sunması için vekile süre verilmesi gerekeceği-
Ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gibi; ölü kişinin mirasçılarına davayı yöneltmek suretiyle davanın yürütülmesi veya ıslah yolu ile de davaya devam edilmesinin mümkün bulunmadığı-19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı-
İpoteğin tesis tarihi dikkate alındığında davacıların ipotek alacaklılarının adreslerini, sağ olup olmadıklarını ölü ise mirasçılarının kimler olduğunu bilmelerinin gerektiğinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olacağı-