Aynı taşınmaza ilişkin olarak Dairemizin temyiz incelemesine konu olan dosyasından ve Dairemizin 2022/12717 Esas sayılı temyiz dosyasından alınan bilirkişi raporları arasında uzun zaman aralığı bulunmamasına rağmen tespit edilen miktarlar arasında çok fark bulunduğu ve raporlar arasında çelişkinin olduğu anlaşıldığından, mahkemece üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturulup, bilirkişi raporları arasındaki açık çelişki giderilerek şikayetçinin meskeniyet şikayeti hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Aynı taşınmaza ilişkin olarak Dairemizin temyiz incelemesine konu olan dosyasından ve Dairemizin 2022/11873 Esas sayılı temyiz dosyasından alınan bilirkişi raporları arasında uzun zaman aralığı bulunmamasına rağmen tespit edilen miktarlar arasında çok fark bulunduğu ve raporlar arasında çelişkinin olduğu anlaşıldığından, mahkemece üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturulup, bilirkişi raporları arasındaki açık çelişki giderilerek şikayetçinin meskeniyet şikayeti hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece teknik bilgiye dayanmadan ve taşınmaz başında keşif yapılmadan haczin kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 5393 Sayılı Yasanın 15/son maddesinde belirtilen fiilen kamu hizmetinde kullanma durumunun sadece belediyenin kendisinin kullandığı taşınmazlara özgülenebileceği, kamu kurumu da olsa kullanma hakkının devredilmesinin fiilen kamu hizmetinde kullanılma şartının gerçekleşmesine engel olacağı, o halde mahkemece; mahallinde yapılacak keşifle uzman bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılarak tek parselden oluşan taşınmazın ağırlıklı olarak kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının tespiti konusunda denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor tanzimi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Meskeniyet şikâyetine konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin konut kredisine özgülenmediği, doğmuş ve doğacak bütün borçlarının teminatını teşkil etmek üzere üst sınır (limit) ipoteği şeklinde kurulduğu, ipoteğin bu hâli ile zorunlu ipoteklerden olmadığı - O hâlde hacizden önce tesis edilen ve haciz tarihi itibari ile ipoteğe bağlı borcu ödenmeyen, borçlunun serbest iradesi ile kurulan ipoteğin meskeniyet şikâyetine engel olduğunun kabulünün gerektiği-
Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla birlikte, belediye mallarının, belediyenin beyan edeceği mallar dışında da haczinin mümkün kılındığı- İcra emrinin tebliğ edilmesi suretiyle 7 günlük ödeme süresinin geçmesi ve alacaklının haciz talep etme hakkının doğmuş olması, 6552 s. K. m. 121 ile 5393 s.  K.nun 15. maddesine eklenen "...ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır." ibaresinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi birlikte değerlendirildiğinde, 7 günlük ödeme süresinin geçmesi ile borçlu hakkındaki takibin kesinleşmesi nedeniyle alacaklının talebi doğrultusunda borçlu aleyhine haciz kararı alınmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı-
Uyuşmazlık, meskeniyet şikayetine ilişkindir...
Şikayetçi borçlu icra mahkemesine başvurusunda öncelikle meskeniyet şikayetinin kabulü ile şikayet konusu taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına, taşınmazına yapılmış olan kıymet takdirine itirazının kabulü ile gerçek değerinin tespitine, karar verilmesini talep ettiği halde Mahkemece, borçlunun kıymet takdirine itirazı hususunda değerlendirme yapılmadığı ve bu talep hakkında olumlu, olumsuz bir karar verilmediğinin anlaşıldığı, Bölge Adliye Mahkemesince, ileri sürülen diğer tüm itiraz ve şikayet nedenleri ile istinaf sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Meskeniyet şikayetinin süresinde olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda borçlunun ekonomik ve sosyal durum araştırması nazara alınarak haline münasip taşınmaz değerinin belirlendiği, bu hali ile bilirkişi raporunun hükme dayanak yapmaya elverişli olduğunun kabulü gerekeceği-
Konutta haciz talebinin, konutta mutad olarak bulunabilecek eşyaların haczinin mümkün olmayacağından hareketle borçlunun konut dokunulmazlığı hakkının da nazara alınarak alacaklının haklarına üstünlük tanınacak derecede alacağın tahsiline imkan verecek başka hacze kabil eşyaların bulunabileceğine dair somut bir emarenin bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Borçlunun ölümü ile İİK'nın 53. maddesi uyarınca alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçıların haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede İİK'nın 82/12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceği, somut olayda, davacının meskeniyet şikayetinden sonra ................. tarihinde öldüğü nüfus kayıtlarıyla sabit olduğundan, şikayetçi borçlunun vefatı nedeniyle haczedilmezlik şikayetinin konusunun kalmadığının kabulü gerekeceği-