İptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından 9 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa'ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu sürenin iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyeceği- HMK'nun 20. maddesinde belirtilen “bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten” ifadesi iptal edildiğinden, davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği-
İcra müdürlüğünce alacaklıya ilk olarak MÖHUK. mad. 48 gereğince yabancılık unsuru sebebiyle alacaklının teminat yatırması gerektiği belirtilerek takip miktarının % 20'si olan tutarın icra müdürlüğü dosyasına yatırılmasına ilişkin muhtıra tebliğ edildiği, bu muhtıraya alacaklıca verilen cevabi yazı ile, belirtilen teminatın ticaret mahkemesi dosyasında yatırıldığından bahisle itiraz edildiği, ancak icra müdürlüğünce alacaklıya bu kez tekrar muhtıra gönderilerek, alacaklının itirazında bildirilen mahkeme dosyasının taraflarının takip dosyasının tarafları ile ilgisi bulunmadığından mahkeme dosyasında yatırılan teminatın takip dosyasına teminat oluşturmayacağı gerekçesiyle teminatın bir hafta içerisinde icra dosyasına yatırılmasının istendiği, ancak söz konusu muhtırada, teminatın verilen sürede yatırılmamasının sonuçlarının ihtar edilmediği görüldüğünden, mahkemece hacizlerin kaldırılması talebinin reddine dair verilen kararın onanması gerektiği-
Takip dayanağı senedin lehdarı olan ve ihtiyati haciz talep dilekçesinde adı yazan şirketin, ihtiyati haciz kararında ve icra takibinde adının farklı olarak yanlış yazılmasının maddi hataya müstenit olduğu, bu maddi hatanın giderilmesinin HMK m. 124/3 kıyasen uygulanarak mümkün olduğu-
Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinin dayanağının tapu iptali ve tescil konulu ilam olduğu, takipte istenen alacağın ise iptaline karar verilen paya ait ecrimisil alacağı olduğu, bu ecrimisil alacağına ilişkin takip dayanağı ilamda hiç bir hüküm bulunmadığı, söz konusu ilama ilişkin yargılamada davalı konumunda olan borçlunun vekil ile temsil edildiği anlaşılmakta olup kural olarak takip dayanağı ilamda borçlunun vekil ile temsil edilmesi nedeniyle icra takibinde tebliğ işlemlerinin borçlunun vekiline yapılması gerekmekte ise de; takip dayanağı yapılan ilam, takip konusu alacak hakkında hiçbir eda hükmü içermediğinden ve takip dosyasında borçlunun vekili olduğuna ilişkin hiç bir işlem bulunmadığından, borçlunun takipte vekille temsil edildiğinin kabulünün mümkün olmadığı-
Bozma ilamına uyularak hesap dökümlerinin getirtildiği ve ilamda belirtilen eksikliklerin giderildiği anlaşıldığından, icra mahkemesinin şikayetin kabulüne dair verdiği kararının onanması gerektiği-
İcra memur muamelesini şikayet üzerine bozma ilamına uyularak ilamda belirtilen hususların dikkate alınmasıyla hesaplanma yapılarak karar verildiği anlaşıldığından, icra mahkemesinin şikayetin kısmen kabulüne dair verilen kararının onanması gerektiği-
Bilirkişi raporunda, faiz ve Eruo kuru hesabının, ihtiyati haczin kesinleştiği tarihe göre değil, takip dosyasına yatan paraların dosyaya girdiği tarihe göre yapılmasının yerinde olduğu- Şikayet konusu yapılan ve bilirkişi tarafından da esas alınan dosya hesap tarihinden önce olan ödemenin bilirkişi tarafından hesaplamada dikkate alınmadığı görüldüğünden, takip dosyasında yapılan tahsilatlar nazara alınarak denetime elverişli olacak şekilde ek bilirkişi raporu alınması gerektiği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni olduğu-
İcra müdürüne tanınan takdir yetkisi, İİK'nun 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haczi istenen taşınırın 3. kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi olmadığından; böyle bir durumda, icra müdürünce, 3. kişinin istihkak iddiasının tutanağa geçirilip istihkak prosedürünün işletilmesi gerektiği-