İcra mahkemesi nezdinde ileri sürülen usulsüz tebligat şikayetinin takip hukukuna ilişkin ve kendine özgü kanun yolu olup Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmadığından 6100 sayılı HMK'nun 120. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı, şikayetçi borçlu vekiline ihtaratlı davetiye tebliğ edilmesi, hukuki sonuç doğurmayacağından gider avansının yatırılmamış olması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği-
Genel haciz yoluyla ilamsız takibe karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, her ne kadar İİK.nun 18/3. maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de; anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerekeceğinden, mahkemece, somut olayda şikayetin niteliği itibariyle duruşma açılarak şikayet hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvuru dilekçesindeki iddialarının “ilama aykırılık şikayeti” niteliğinde olduğu, bu durumda mahkemece taraflar gelmese bile işin esası incelenerek gereken kararın verilmesinin gerekeceği-
İcra mahkemesinin ilamının hüküm kısmında sadece 'davanın kabulüne' ibaresi kullanılarak, hüküm altına alınan isteğin ne olduğunun açık bir şekilde belirtilmemiş olması halinde, ilamın, infazda şüphe ve tereddüt yaratacağı-
Ödeme emri borçlu şirkete tebliğ edilmiş, borçlu şirket tarafından icra müdürlüğüne sunulan dilekçede başka bir icra dosyası esası belirtilerek yetkiye ve borca itiraz edilmiş, ancak daha sonra bu kez doğru esas numarası bildirilerek, ilk itirazlarında esas numarasının sehven yanlış bildirildiği ileri sürülmüş ve takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılması talep edilmiş olup mahkemece, önceki itiraz dilekçesinde bildirilen icra dosyası getirtilerek taraflarla bir ilgisinin bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetlerde HMK'nun 150. ve 320. maddelerinin uygulama alanları bulunmadığı, icra mahkemesince duruşma yapılmasına karar verilmişse artık taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapılması ve usulüne uygun tebligata rağmen taraflar gelmezlerse o zaman yokluklarında yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Maaş haczine ilişkin, maaş haczini uygulayan borçlunun maaş aldığı makamın (örneğin; ...Milli Eğitim Müdürlüğü'nün) yaptığı işlemlerin "sıra cetveli" yerine geçip geçmeyeceği, dolayısı ile bu işleme karşı "sıra cetveline itiraz davası" açılabilip açılamayacağı-
Alacaklının isteminin reddine karar verildiği ve borçlu da yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğine göre, icra mahkemesince borçlu yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
İİK.nun 169/a-1.maddesi ve aynı Kanunun 18/3.maddesi gereğince icra mahkemesi hakiminin yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı vereceği, icra mahkemesi duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırıp,gelmeseler bile gereken kararı vereceği, borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı ile takibe konu senedin kambiyo vasfına yönelik şikayeti yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
İİK'nun 18/3. maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkeme takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanılması gerektiği-