Tasarrufun iptali davalarında, davalı-borçlunun (vekilinin) "takip konusu bononun teminat olarak (amacıyla) verildiği, alacağın gerçek bir alacak olmadığı" iddiasının araştırılamayacağı, bu iddianın menfi tespit davasına konu olabileceği, ancak tasarrufun iptali davası devam ederken açılmış olan menfi tespit davasının sonucunun, tasarrufun iptali davasında "bekletici mesele" yapılamayacağı-
Borcun 10.02.2003 tarihinde doğduğu, tasarrufun 03.12.2003 tarihinde gerçekleştiği, haciz işleminin ise 03.01.2006 tarihinde yapıldığı, bu duruma göre İİK'nın 278/2. maddesi uyarınca tasarruf tarihinden haciz tarihine kadar iki yıllık sürenin geçtiği, davalı üçüncü kişinin kötü niyetinin de ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibi sırasında yapılmış bir fiili haciz bulunmadığından, tasarruf ise alınan aciz belgesinden geriye doğru 2 yıl içinde kalmadığından, bu nedenle bedel farkından dolayı iptal kararı verilemeyeceği, ancak davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği- Davacı taraf delil olarak tanıklar da bildirmiş ise de bildirilen tüm tanıklar dinlenmemiş, dinlenen tanıklardan davalılar arasındaki ilişki sorulmamış, yani davalılar arasında arkadaşlık, akrabalık, ticari ilişki veya komşuluk olup olmadığı, üçüncü kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı irdelenmediğinden, bu durumda mahkemece bedel farkı için hacizden veya mal bulunamaması sebebiyle acizden geriye doğru 2 yıl içerisinde kalmayan dava konusu tasarrufun diğer iptal nedenleri içerisinde kalıp kalmadığına yönelik davacının tanık delili dahil tüm delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalının borçlunun kızı olmasına 6183 S Kanun'un 28/1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine buna ilaveten davalının, babası olan borçlunun amme alacağının tahsiline imkân bırakmamak maksadı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceği-
Davacı 3.k işi dava konusu aracı, hacizden önce noter satış sözleşmesiyle satın almış ise de, alacaklı tarafından, İİK. mad. 97/17 uyarınca, borçlu ile kardeşi davacı 3.kişi arasındaki borcun doğumundan sonra yapılan araç satış sözleşmesinin (tasarrufun) iptali talep edilmiş olduğundan ve bu davada aciz belgesi aranmaksızın yapılan tasarrufta tarafların kardeş olmaları nedeniyle İİK. mad. 278/III-1 gereğince bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğundan, ayrıca, İİK. mad. 280 /1. maddesi gereğince de, davacı 3. kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali tabi gerekeceği anlaşıldığından, alacaklı tarafından karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının kabulüne, istihkak davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlu adresinde yapılmış bir haciz bulunup bulunmadığı araştırarak aciz halinin mevcut olduğu kanaatine varılır ise, satışta edimler arasında aşırı fark bulunması halinde, İİK. mad. 278/2 gereğince edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayıldığı ve yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörüldüğü gözden uzak tutulmadan, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödenip ödenmediği belirlendikten sonra sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının kabulle sonuçlanması halinde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olamayacağından, "dava konusu taşınmazlar üzerine konmuş olan ihtiyati haczin (ihtiyati tedbirin) kararın kesinleşmesine (ya da; kararın kesinleşmesinden bir ay sonrasına) kadar devamına" karar verilemeyeceği–
Tasarrufun iptali davaları sonucunda kurulacak hükümde "iptal edilen tasarrufun hangi takiplerdeki alacak ve ferilerini kapsadığının açıkca belirtilmesi" gerekeceği–