Tasarrufun iptali davasının kabulle sonuçlanması halinde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olamayacağından, "dava konusu taşınmazlar üzerine konmuş olan ihtiyati haczin (ihtiyati tedbirin) kararın kesinleşmesine (ya da; kararın kesinleşmesinden bir ay sonrasına) kadar devamına" karar verilemeyeceği–
İİK.nun 97/17. maddesi uyarınca istihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklının, karşı dava olarak tasarrufun iptali davası açabileceği- Satış işleminin borcun doğum tarihinden sonra olduğu, davacı ile borçlunun amca-yeğen olduğu görüldüğünden, yapılan tasarrufların iptale tabi olduğu, 3.kişinin yakın akrabalık nedeni ile işlemin mal kaçırmaya yönelik olduğunu bilmesi gerektiği gerekçeleriyle istihkak davasının reddine, tasarrufun iptaline yönelik karşı davanın kabulü dava konusu aracın satışına ilişkin yapılan tasarrufun takip konusu alacak ve eklentileri ile sınırlı olarak iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davasının hukuki yönü ile “ayni dava” olmayıp, “şahsi dava” olduğu; dava sonucunda verilen “tasarrufun iptaline” ilişkin kararın da “ayni” değil “şahsi” nitelikte olduğu, bu nedenle bu tür ilamların kesinleşmeden infaz edilebilecekleri-
İİK. mad. 278/III-2 uyarınca ivazlar arasında fahiş fark bulunması halinde, yapılan tasarrufun "bağışlama" hükmünde olduğundan iptale tabi olduğu- Tapudaki satış değeri ile bilirkişiler tarafından belirlenen gerçek değeri arasında bir mislini aşan fahiş fark bulunmayan taşınmazın satın almış olan üçüncü kişi konumundaki davalının "borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını" bilip bilmediği hususu yeterince araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK.nun 278/III-2 maddesinde sayılan tasarrufların mutlak olarak iptale tabi olduğu, tasarruf konusu malı borçludan satın/devir almış olan üçüncü kişinin iyiniyetli ya da kötüniyetli olmasının ya da alacaklıya zarar verme kasdını taşıyıp taşımamasının önemli olmadığı- İptali istenen tasarruftan sonra doğan alacağa dayalı yapılan icra takibi yönünden tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği- Borçlunun itirazı ile takibin durduğu ve takibin devamına dair davacı-alacaklının bir karar sunmadığı görüldüğünden, söz konusu icra takibinde yer alan borçlu aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği-
Davalı "borçlu" ile diğer davalı "üçüncü kişi" konumundaki kocasının, boşandıkları halde aynı evde karı-koca gibi yaşadıklarının tanık beyanları ile kanıtlanması halinde borçlu tarafından eski kocasına yapılan satışın iptaline karar verilmesi gerekeceği–
"Borçlu" ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin "kardeş" olmaları nedeniyle, davalı üçüncü kişinin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılarına zarar verme kastını bilemeyeceğini kabul etmenin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, borçlu ile kardeşi arasındaki işlemin -İİK. 280/I ve II uyarınca- iptâline karar verilmesi gerekeceği–
Tasarrufa konu taşınmazın tapuda belirtilen (gösterilen) satış bedeli ile, taşınmazın tasarruf tarihindeki -serbest piyasa rayicine göre- belirlenen gerçek değeri arasında bir misli veya daha fazla fark bulunması halinde "edimler arasında fahiş farkın bulunduğu"nun kabulü gerekeceği– (Dava konusu taşınmazın tapuda gösterilen satış değeri ile keşfen saptanan satış tarihindeki gerçek değeri arasında fahiş (bir misli) fark bulunması halinde, yapılan bu tasarrufun "bağışlama" hükmünde olup İİK.nun 278/III-2 maddesi gereğince mutlak olarak iptâle tabi olacağı)–